Piyasalar denince akla ilk önce hisse senedi borsaları geliyor. Reel ekonomiyi yansıttığına dair “yaygın kanı” nedeniyle ilk bakışta bu piyasalarda ne olduğuna bakılmasını gerektiriyor! Ancak hisse senedi piyasaları dışında kalan ve her geçen gün daha fazla dikkat çeken bir piyasa var ki o da hepimizi yakından ilgilendiren; ve gün geçtikçe daha “finansal” olan emtia piyasası. Herkesin yakından tanıdığı altın bu piyasanın başrol oyuncusu iken bu piyasalarda dönem dönem endüstriyel metaller, petrol ya da tarımsal emtia öne çıkabiliyor.
Son günlerde tarımsal emtia grubu öne çıkmış durumda. Daha da özele inildiğinde mısır, soya fasulyesi ve buğday dikkat çekiyor! Geçtiğimiz yıl pamuk çok dikkat çekmiş, vadeli kontratlarında pamuğun pound fiyatı 70 cent’lerden 220 cent’lere yükseldikten sonra yeniden 70 cent’lerin altına inmişti. Şimdi de benzer bir hareket hububatlarda yaşanıyor!
Haziran ayının ikinci haftasında başlayan “hububat rallisinde” soya fasülyesi yüzde 36, buğday yüzde 54 yükselirken dün; bushel’i 817 cent’e çıkarak; tarihi rekor kıran mısır fiyatları ise yüzde 61 yükselmiş durumda. Bu hareketin ardında Amerikan Tarım Dairesi’nin (USDA-United States Department of Agriculture) küresel üretimin düşeceğine, stokların azalacağına dair tahminlerinin yanı sıra ABD’de yaşanan son 57 yılın en ciddi kuraklığının da payı büyük oldu. USDA’nin tahminlerine göre küresel soya fasulyesi üretim tahminler bu yıl için 3.9 milyon ton azaltıldı ve 267.2 milyon ton olarak tahmin edildi. Ha keza küresel mısır üretimi 44.7 milyon ton düşük tahmin edildi. Buğdayda küresel üretim; Rusya, Kazakistan ve Çin’de yaşanan düşüşlerin etkisi ile tahminler önceki aya göre 6.7 milyon ton azaltıldı ve 665.33 milyon ton olarak tahmin edildi.
Fiyat artışlarında temel verilerin yanı sıra spekülasyon saikinin de rolü azımsanacak gibi değil. “İyi bir mazeret” bulan bedava para bir anda hububata yönelince çok hızlı yükselişler yaşandı. Endüstriyel metallerde, petrolde ve hatta altında bile son haftalarda bu denli sert yükselişler yaşanmamıştı.
İşin kötü yanı bahsi geçen ürünleri “hepimiz” şu veya bu şekilde tüketiyoruz ve bu ürünlerin “finansal piyasalarında” yaşanan bu yükseliş eninde sonunda tüm kullanılara, yani bizlere enflasyon olarak dönecek!
Üstelik bu durum merkez bankalarının talebi kontrol etmek için faizleri yükseltmeleriyle de çözümlenecek gibi değil. Tıpkı 2008 Temmuz’unda petrol fiyatlarında olduğu gibi... Korkarım önümüzdeki günlerde (en azından 10 Ağustos’ta açıklanacak USDA’nın yeni raporuna kadar) Fed ve ECB “bedava para paketlerini” açmaya devam ettikçe “hububat rallisi” bir süre daha devam edecek gibi...
Vatan