Uluslararası ve ulusal ekonomikpolitik ortamın yaÅŸadığımız günlere göre çok daha pozitif olduÄŸu yılın ilk çeyreÄŸinde gelen yüzde 3’lük büyüme oranı, önümüzdeki günlere iliÅŸkin de pek olumlu sinyaller vermiyor.
Mayıs ortasından itibaren küresel piyasalara paralel olarak baÅŸlayan faiz artışları ve son Gezi Parkı olaylarının etkisiyle gerilen siyasi ortamın yarattığı belirsizliÄŸin, önümüzdeki dönemde büyüme oranını olumsuz etkileyeceÄŸini söylemek çok afaki bir tahmin deÄŸil.
Bu durum sadece iÅŸsizliÄŸi artırmakla kalmayacak, aynı zamanda artan faiz harcamaları ve düÅŸen vergi gelirleriyle sonbahar aylarında yeniden bir vergi artışını gündeme getirecek.
Hata nerede yapıldı
Hükümet bu yıl için de yüzde 4 büyüme hedefi koyarken, Merkez Bankası, faiz indirimleriyle büyümeyi destekleme çabası içinde göründü. Ancak yeterli parasal geniÅŸlemeyi yapmadı. Ayrıca hükümetin düzenleyici kuruluÅŸları, üretici ve tüketicinin ucuz krediye ulaÅŸmasını da saÄŸlayamadı. Ek olarak Merkez Bankası faizi zamanında indiremediÄŸi için, TL aşırı deÄŸerlendi ve ihracat artışı sınırlı kaldı. Bunlar, ekonomide istenen toparlanmanın saÄŸlanamamasında baÅŸlıca etkenler oldu.
Büyüme istenen seviyeye çıkmayınca, iÅŸsizlikte de düÅŸüÅŸ durdu, tekrar yükseliÅŸ baÅŸladı. Åžubat ayı itibariyle Türkiye’de iÅŸsizlik oranı geçen seneye göre 0.1 puan artarak yüzde 10.5 düzeyine çıkarken, gençler arasında bu oran 2.1 puan yükseliÅŸle yüzde 20.4 seviyesine ulaÅŸtı. Bugün sokaklarda olan, kentli genç nüfus arasında ise iÅŸsizlik 2.7 puanla daha sert bir çıkış yaÅŸarken, yüzde 22.4’ü gördü.
KuÅŸkusuz ki, bütün politik geliÅŸmelerin yanında bu ekonomik veriler de bugün ülke çapına yayılan protesto eylemlerinin ekonomik itici gücünü saÄŸlıyor.
Devlet harcadı, faiz lobisi büyüdü
Yılın ilk çeyreÄŸinde yüzde 3 olarak açıklanan ekonomik kalkınma hızının bileÅŸenleri, Ak Parti’nin ekonomik kurmaylarının açıkladığının tam tersine çok parlak deÄŸil. Çünkü, ocak-mart dönemindeki 3 puanlık büyümenin 2.9 puanı kamu kaynaklı.
Özel sektörde ise küçülme sürüyor. Ä°lk çeyreÄŸinde devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 7.1 artarken, özel sektörde bu oran eksi yüzde 9.1 olarak gerçekleÅŸti. Devlet harcamalarına dayalı büyüme, hem kamunun ekonomi içindeki payının az olması hem de getireceÄŸi ağır bütçe yükü nedeniyle sürdürülebilir deÄŸil.
Öte yandan sektörel bazdaki büyümeye bakıldığında da bir baÅŸka paradoks göze çarpıyor. BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın “faiz lobisi” diye tanımladığı bankacılık sisteminin yüzde 6.5 büyümeyle Türk ekonomisinin ikinci büyüyen iÅŸ alanı olduÄŸu ortaya çıkıyor.
KAYNAÄžI BELÄ°RSÄ°Z 5.6 MÄ°LYAR $ ÇIKTI
Türkiye’nin nisan ayında cari iÅŸlemler açığı 8 milyar 170 milyon dolar olurken, yıllıklandırılmış bazda cari açık rakamı 51 milyar 301 milyon dolar oldu. Merkez Bankası’nın 2013 yılı ocak-nisan dönemine iliÅŸkin açıkladığı verilere göre, bu yılın ilk dört aylık döneminde cari iÅŸlemler açığı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 3 milyar 572 milyon dolar artarak 24 milyar 335 milyon dolara yükseldi. Bu geliÅŸmede, dış ticaret açığının 3 milyar 675 milyon dolar artarak 25 milyar 607 milyon dolara yükselmesi etkili oldu.
Merkez Bankası’nın açıkladığı ödemeler dengesi istatiskilerine göre yılın ilk beÅŸ ayında “kaynağı belirsiz para” olarak tanımlanan “Net hata ve noksan” kaleminde de ilginç geliÅŸmeler yaÅŸandı. Verilere göre yılın ilk dört ayında Türkiye’de çıkan kaynağı belirsiz para miktarı 5.6 milyar dolara ulaÅŸtı.
OÄŸuz Karamuk/Taraf