Bankacılık düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) Türk Bankacılık Sektörü Genel Görünümü Haziran 2012 Raporu'na göre, bankacılık sektörü dönem net karı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11,4 oranında artarak Haziran ayında 11 milyar 552 milyon liraya yükseldi.
Türk Bankacılık Sektörü Genel Görünümü Haziran 2012 Raporu, BDDK'nın internet sitesinde yayımlandı.
Rapora göre, Türk bankacılık sektörü 197 bin 976 personel ve 10 bin 708 adet ÅŸube ile faaliyet gösteriyor. Yılın ilk yarısında personel sayısı 2 bin 705 kiÅŸi, ÅŸube sayısı ise 191 adet arttı. Personel ve ÅŸube sayısındaki yıllık artış, önceki yıl artışlarının gerisinde kaldı.
Bu yıl yeni açılan ÅŸubeler yüzde 30'la Ä°stanbul, yüzde 13'le Ankara, yüzde 5'le Bursa, ve yine yüzde 5'le Konya'da yoÄŸunlaÅŸtı.
Aktif toplamı yüzde 4,6 arttı
Bankacılık sektörünün aktif toplamı yılın ilk yarısında yüzde 4,6 ile sınırlı bir oranda artarak 1 trilyon 274 milyar lira seviyesine ulaÅŸtı. Geçen yılın ikinci yarısında gerçekleÅŸtirilen kredi maliyetini arttırıcı düzenleme deÄŸiÅŸiklikleri ile son çeyrekte Merkez Bankası'nın parasal sıkılaÅŸtırma önlemleri çerçevesinde faiz koridorunu geniÅŸletmesi ve repo ihaleleri yoluyla yapılan fonlamayı azaltmasının etkisiyle görülen büyüme trendindeki yavaÅŸlama, bu yıl da devam etti.
Bankacılık sektörü, bu yılın ilk yarısında da temel olarak krediler ve zorunlu karşılıklardan kaynaklanan aktif büyümesini, mevduat, ihraç edilen menkul kıymetler ve yurtdışı bankalara borçlardaki artış ile fonladı.
Mevduat artışının neredeyse tamamı yılın ikinci çeyreÄŸinde mevduat faizlerindeki artışa ve bankalar arasındaki mevduat toplama rekabetine baÄŸlı olarak gerçekleÅŸti ancak aktif büyümesini fonlamak için alternatif kaynaklara da baÅŸvuruldu.
Krediler 737,2 milyar lira seviyesine ulaştı
Geçen yılın sonuna göre yüzde 8 oranında (54,3 milyar lira) artan krediler, bu yılın Haziran ayı itibarıyla 737,2 milyar lira seviyesine ulaÅŸtı. Toplam aktifler içindeki payı geçen yılın sonuna göre 1,8 puan yükselerek yüzde 57,9'a ulaÅŸan kredilerin yıllık artış oranı ise yüzde 18,8 olarak gerçekleÅŸti.
Kredilerdeki enflasyondan arındırılmış yıllık reel artış yüzde 11,6 düzeyinde gerçekleÅŸirken, kur etkisinden arındırılmış yıllık artış oranı ise yüzde 17,9 olarak hesaplandı.
Kredi hacmindeki artışın yüzde 46,4'ü kurumsal/ticari kredilerden
Yılın ilk yarısında kredi hacminde gözlenen toplam 54,3 milyar liralık artışın 25,2 milyar lirası (yüzde 46,4) kurumsal/ticari kredilerden, 18,8 milyar lirası (yüzde 34,6) bireysel kredilerden, 10,3 milyar lirası (yüzde 19) ise KOBÄ°'lere kullandırılan kredilerden kaynaklandı.
Yıllık bazda en düÅŸük artışın görüldüÄŸü KOBÄ° kredileri, yılın ilk yarısında da yüzde 6,4 ile en yavaÅŸ artan kredi türü oldu.
Haziran ayı itibarıyla 242,7 milyar lira seviyesine ulaÅŸan bireysel kredilerin 63,7 milyar lirası (yüzde 26,2) kredi kartı alacaklarından, 179 milyar lirası (yüzde 73,8) ise tüketici kredilerinden oluÅŸtu.
Özellikle 2011 yılının üçüncü çeyreÄŸinden itibaren kredi kartı alacakları, tüketici kredilerinden daha hızlı bir artış sergiledi.
Taksitli kredi kartlarının payında gözlenen artış eÄŸilimi devam etti
Toplam kredi kartı alacakları içinde taksitli kredi kartlarının payında gözlenen artış eÄŸilimi devam etti ve söz konusu oran, Haziran ayı itibarıyla yüzde 48,9 olarak gerçekleÅŸti.
Taksitli kredi kartı alacaklarındaki artışta taksitli nakit avans kullanımındaki artışın yanı sıra hizmet, sigorta ve telekom gibi bazı sektörlerde taksitli ödemelerin daha yoÄŸun kullanılmaya baÅŸlaması etkili oldu.
Takipteki alacaklar arttı
Takipteki alacaklardaki artış eÄŸilimi, bu yıl da devam ederken, takipteki alacaklar yılın ilk yarısında yüzde 6,1 (1,1 milyar lira) artarak Haziran itibarıyla 20,1 milyar lira seviyesine yükseldi.
Geçen yılın sonu ile karşılaÅŸtırıldığında takipteki alacaklarda en fazla artış 591 milyon lira ile bireysel kredilerde gözlenirken; anılan dönemde takipteki kurumsal/ticari krediler 322 milyon lira, takipteki KOBÄ° kredileri ise 242 milyon lira artış gösterdi.
Takipteki bireysel krediler içerisinde en yüksek artışlar 454 milyon lira ile ihtiyaç ve diÄŸer tüketicilerinde ve 145 milyon lira ile kredi kartı alacaklarında görüldü. Geçen yılın son çeyreÄŸinden itibaren yatay bir seyir izleyen takibe dönüÅŸüm oranı, bu yıl da seviyesini koruyarak Haziran itibarıyla yüzde 2,7 olarak gerçekleÅŸti.
Mevcut yurtiçi ve yurtdışı ekonomik konjonktür, bankalar açısından menkul deÄŸer yatırımı yapmaktansa kredi kullandırmayı daha cazip hale getiriyor. Söz konusu durum, bankaların menkul deÄŸerlerinin toplam aktifler içindeki payının azalmasına neden oluyor.
Nitekim, yılın ilk yarısında sektörün toplam aktifleri yüzde 4,6 artarken menkul deÄŸerlerin azalmış olması neticesinde bu oran yüzde 22,3'e geriledi.
Toplam pasifin yüzde 56,4'ü mevduattan
Haziran ayı itibarıyla, toplam pasifin yüzde 56,4'ünü mevduat, yüzde 13,7'sini bankalara borçlar, yüzde 7,1'ini ise repo yoluyla saÄŸlanan fonlar oluÅŸturdu.
Yılın ilk yarısında nominal olarak yüzde 3,3 ile sınırlı düzeyde artan ve kredi büyümesini fonlamada yetersiz olan mevduatın toplam pasifler içindeki payında 0,7 puanlık azalış gözlendi. Söz konusu azalmada, yurtiçi tasarruf oranının tarihi en düÅŸük seviyelerine gerilemesinin yanında bankaların; kaynak maliyetinin etkin bir ÅŸekilde yönetimi çerçevesinde yurtdışı piyasalara yönelmesi ve yabancı kaynakların vadesini uzatma, kaynak çeÅŸitlendirmesi ve likidite yönetimi çerçevesinde menkul kıymet ihraçları gibi alternatif kaynaklara baÅŸvurması önemli rol oynadı.
Ä°hraç edilen menkul deÄŸerler dahil edildiÄŸinde bile mevduat artışı, kriz yılı olan 2009 yılı hariç, Aralık 2006-2010 dönemleri arasındaki artış hızlarının gerisinde kaldı.
Sektörün yurtdışı bankalardan temin ettiÄŸi borçlar arttı
Merkez Bankası'nın, sektörün TL yükümlülükleri için belli oranlarda döviz ve altın cinsinden zorunlu karşılık tesis edilebilmesine iliÅŸkin düzenlemeleri, küresel sıkıntılara karşı geliÅŸmiÅŸ ülke merkez bankalarının uyguladığı geniÅŸletici para politikaları ile yurt dışı borçlanmanın maliyet avantajı sektörün aktif büyümesini fonlamada yurt dışı kaynaklara yönelmesine etkide bulundu.
Sektörün yurtdışı bankalardan temin ettiÄŸi borçların toplamı, yılın ilk yarısında yüzde 8,3 oranında (8,1 milyar dolar) artış göstererek 105,7 milyar dolara yükseldi. Avro Alanı'nda yer alan ülke ekonomilerinde yaÅŸanan olumsuz geliÅŸmeler, bu bölgeden saÄŸlanan borçların toplam yurtdışı borçlar içindeki payını sınırlamış olup, Orta DoÄŸu ve Asya ülkeleri merkezli finans kuruluÅŸlarından saÄŸlanan fonların toplam yurtdışı borçlar içindeki payında artış gözlendi.
Yılın ilk yarısında bankalar swap iÅŸlemlerini daha fazla kullanarak bilanço içi pozisyon açıklarını arttırdı ve yabancı para cinsinden yükümlülükler mevduat ve bankalara borçlar baÅŸta olmak üzere 24,1 milyar dolar (yüzde 10,3) artarken, yabancı para cinsinden varlıklar zorunlu karşılıklar ve krediler kaynaklı olarak yalnızca 9,6 milyar dolar (yüzde 4,9) büyüdü.
Güçlü özkaynak yapısı korundu
Sektörün kar dağıtımının sınırlandırılması ve karların bünyede bırakılmasının teÅŸvik edilmesi yönünde BDDK'ca sürdürülen uygulama sayesinde bankaların bilançolarında toplam ödenmiÅŸ sermayelerinin yaklaşık iki katı kadar yedek akçe oluÅŸumu saÄŸlanarak sektörün güçlü özkaynak yapısı korundu.
Sektörün sermaye yeterliliÄŸi rasyosu (SYR) Haziran ayı itibarıyla yüzde 16,5 düzeyinde gerçekleÅŸti.
Sektörün dönem net karı 1 milyar 552 milyon liraya yükseldi
Bankacılık sektörü dönem net karı da geçen yılın aynı dönemine kıyasla 1 milyar 181 milyon lira (yüzde 11,4) artarak Haziran ayında 11 milyar 552 milyon liraya yükseldi.
Sektörde faaliyet gösteren 48 bankadan 35'inin karında, son bir yıllık dönemde artış gerçekleÅŸti. Sektör karının artışında, faiz dışı gelir gider dengesindeki bozulmaya karşın, yükselen net faiz marjı belirleyici oldu.
Rapora göre, Türk bankacılık sektörü, yılın ilk yarısında hızı bir miktar yavaÅŸlasa da büyümeye devam etti ve bu dönemde likidite, aktif kalitesi, sermaye yeterliliÄŸi ve karlılık göstergelerindeki olumlu görünümünü muhafaza etti.
Temmuz ayı itibarıyla sektör, Basel-II düzenlemelerine tabi kılınmış olmakla birlikte, bu deÄŸiÅŸikliÄŸin SYR üzerinde oldukça sınırlı bir etki yaratması öngörülüyor.