Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, istihdam üzerindeki vergi yükünü hafiflettiklerini söyledi. Şimşek, vergi kaçaklarını azaltmaya çalıştıklarını ve gündemlerinde “vergi oranlarında bir artış ve bir düzenleme olmadığını” belirtti.
Türk Ticaret Kanunu ötelenebilir Çok tartışılan Türk Ticaret Kanunu’na da değinen Şimşek, iş âleminin yasayla ilgili bazı kaygılarını ifade ettiğini belirtti. “Tasarı 1 Temmuz’a kadar yasalaşsa iyi olurdu. Ancak bir miktar ötelenmesi gündemde” diyen Şimşek; istihdam, üretim ve ihracatı arttırmak istediklerini söyledi.
Gündemde vergi zammı yok
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gündemlerinde vergi oranlarında bir artışın veya düzenlemenin olmadığını söyledi.
Bakan Şimşek, Cumhuriyet’e ekonomi gündemiyle ilgili açıklamalar yaptı. Şimşek’in sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
- Dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı azalacağına neden artıyor?
- OECD sınıflandırmasına göre (sosyal güvenlik primleri ve mahalli idare vergi gelirleri dahil) 2010 yılında toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı yüzde 47.9, dolaysız vergilerin payı ise yüzde 52.1’dir. Bu nispeten yüksek bir orandır; ama kamuoyunda algılandığı gibi yüzde 70 düzeyinde değildir. Başka bir açıdan bakıldığında, OECD ülkelerinde dolaylı vergilerin GSYH’ye oranı 2010 yılında ortalama yüzde 11’iken Türkiye’de bu oran yüzde 12.4’tür. Yani sorun, sizin de ifade ettiğiniz gibi, dolaylı vergilerin yüksekliğinden değil doğrudan vergilerin düşük olmasından kaynaklanmaktadır... Hükümetlerimiz döneminde sigara, alkolü içkiler ve ithal otomobillerde dolaylı vergileri yükselttik; ama OECD 2010 yılı verilerine baktığımızda, toplam vergi yükü sıralamasında Türkiye, yüzde 26 oranı ile 34 OECD ülkesi arasında en düşük vergi yüküne sahip 6’ncı ülke konumundadır. Doğrudan vergi gelirlerini arttırmak için kayıt dışılıkla mücadelede başarı hayati önem taşımaktadır. Buna yönelik yoğun bir çaba içerisindeyiz.
İkinci yarıda gelir artacak’
- Ücretlilerin gelir vergisi payını, asgari ücretin vergi yükünü azaltmayı düşünmez misiniz?
- AK Parti hükümetleri döneminde istihdam üzerindeki vergi yüklerini önemli ölçüde hafiflettik. Uygulamaya koyduğumuz asgari geçim indirimi müessesesi ile birlikte, çalışanın medeni ve ailevi durumunu dikkate alarak asgari ücretin büyük bir kısmını gelir vergisi dışında bıraktık. Daha önce yüzde 12.8 olan asgari ücretin gelir vergisi yükünü, eşi çalışmayan ve 4 çocuklu bir asgari ücretlide sıfıra indirdik.
- Gündemde yeni vergi veya bazı vergi kalemlerinde artış var mı?
- Gündemimizde bu aşamada vergi oranlarında bir artış veya düzenleme yoktur. Bütün gayretimiz, vergi oranlarında bir artışa gitmeden vergiyi tabana yayarak arttırmaktır. Yılın ikinci yarısından itibaren ivme kazanacak ekonomik toparlanma ile beraber vergi gelirlerimizin artmasını bekliyorum.
‘12 bin yeni mükellef’
- Vergi kaçağını nasıl azaltacaksınız?
- Eylem planı çerçevesinde kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye yönelik bazı faaliyetler yürütmekteyiz. Önceden hazırlanmış kira beyanname sistemi uygulaması ile kira vergisi ödeyen mükellef sayımızı 2008 yılındaki 774 bin seviyesinden 2011 yılında 1 milyon 359 bine çıkardık. Mayıs ayında SGK ile ortak çalışmalar başlattık, 5 bin 500 personelimiz ile 81 ilde yaptığımız bir haftalık denetimde 12 bin yeni mükellefi tespit ettik.
- Otomotiv sektöründe yüzde 20’lere yaklaşan bir üretim kaybı ile karşılaştık. Daha önce iç talebi arttırmak için vergi önlemlerine başvurulmuştu. Benzeri bir hazırlık söz konusu olabilir mi?
- Hayır, gündemimizde böyle bir hazırlık bulunmamaktadır. Otomotiv satışlarının bu yıl daha durağan gerçekleşmesi, izlemekte olduğumuz yumuşak iniş politikasının bir neticesidir. Ayrıca 2010-2011 yıllarında bu sektörde yaşanan satış patlamasının kriz dönemindeki gecikmeli talebi yansıttığını da göz önünde bulundurmak gerekir... 2012 yılının ilk dört ayına baktığımızda, global büyümedeki yavaşlamaya paralel olarak, ülkemizde de kısmen vergi artışının etkisiyle otomotiv satışlarının geçen yılın aynı dönemine göre azaldığını görmekteyiz. Ancak ekonomideki öncü göstergeler, yılın ikinci yarısında toparlanmaya işaret etmektedir. Bu çerçevede bakıldığında, vergisel bir değişikliğe gerek kalmadan sektör satışlarının artmasını bekliyoruz.
‘Faturayı millet öder’
- Ne zaman memur maaşları gündeme gelse bütçe imkânlarının sınırlılığından bahsediliyor. Memurlar ne zaman nefes alabilecek?
- Her şeyden önce memur maaşlarının enflasyonun gerisinde kaldığı yönündeki gözleminize katılmıyorum. 2002 Aralık ile 2011 Aralık döneminde enflasyon yüzde 128 artmıştır. Bu dönemde ortalama memur maaşlarındaki artış ise yüzde 211 olmuştur. Bu arada şunun da bilinmesinde fayda görüyorum; yıllar itibarıyla merkezi yönetim bütçesi içindeki ana harcama kalemlerine bakıldığında, toplam personel giderlerinin bütçe içerisindeki payının sürekli arttığı görülmektedir... Bir bütçe var. Bu bütçede dengeler gözetilmek zorunda. İmkânların da ötesinde bir artışla karşı karşıya olduğumuz zaman hep söyledim, bunun faturasını milletimiz ödeyecek.
S&P olumlu gelişmeleri görmüyor
- S&P Türkiye’nin görünümünü “durağan”a çevirdi. Türkiye’nin görünümünü pozitife çevirecek gelişmeler var da onlar mı göremiyor?
- Evet, Türkiye’nin görünümünü pozitife çevirecek birçok gelişme var. Bunlardan en önemlisi de Türkiye’nin yumuşak iniş sürecini başarıyla yönetiyor olmasıdır. Bu çerçevede, kriz sonrası toparlanma sürecinde yakaladığımız yüzde 8.5 - 9.2 seviyelerindeki büyüme, bu sene yüzde 4 civarlarına inecektir. Bakın, geçen yılın ilk yarısında yüzde 15 seviyelerinde büyüyen iç talep, yılın ikinci yarısında yüzde 4.8’e gerilemiştir. Benzer şekilde, geçen yılın ilk yarısında büyümeyi yaklaşık 5 puan aşağı çeken net ihracat, yılın ikinci yarısında büyümeye yaklaşık 2 puan katkı sağlamıştır... Standard & Poor’s’un Türkiye değerlendirmesi, geçen senenin ikinci yarısından itibaren yaşanan olumlu gelişmeleri tamamıyla göz ardı etmektedir. Son yıllarda kredi derecelendirme kuruluşlarının kredibilite kaybına uğradığı aşikârdır. A ve üstü not verdikleri birçok şirket ve ülke batmıştır ya da batma noktasına gelmiştir. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde kredi derecelendirme kuruluşlarının kararları sorgulanmaktadır. Bu çerçevede Sayın Başbakanımızın tepkileri haklıdır. Ülkemize son dokuz yılda giren küresel doğrudan sermaye ile yatırımcı da hükümete olan güvenoyunu göstermektedir. Bir ülke için önemli mali risklilik göstergelerinden biri olan CDS primleri bakımından Türkiye bugün kendisinden daha yüksek kredi notlarına sahip birçok ülkeden çok daha iyi konumdadır. Türkiye’nin CDS primi kredi notu, bizden 9 kademe daha yüksek olan Belçika’dan çok da farklı değildir. Notu bizden dört basamak yüksek olan İspanya’nın CDS priminden ise yaklaşık 280 baz puan daha düşüktür. Benzer şekilde bir diğer önemli risk göstergesi olan 10 yıllık uluslararası tahvil faizlerine bakıldığında da Türkiye’nin, bize biçilen kredi notu kadar riskli olmadığı görülmektedir. Ancak bazı portföy yatırım şirketlerinin kendi iç yönetmeliklerine bağlı olarak, notu yatırım yapılabilir seviyeden düşük olan ülkelere yönelmeleri mümkün olmamaktadır. Maalesef bu açıdan, kredi derecelendirme kuruluşlarının bize biçtiği not, bazı fonların ülkemize gelmesini engellemektedir.
Özelleştirme hedefi 10 milyar TL
• Özelleştirmelerden ne kadar gelir bekliyorsunuz?
- 2012 yılı bütçesinde özelleştirmelerden 10 milyar TL civarında gelir geleceği tahmin ediliyor. Ancak son 3 yıldır özelleştirme gelirlerinde hedeflerimizin gerisinde kaldığımız da doğrudur. Bizim özelleştirmelerden maksadımızı ekonomide rekabet gücünün arttırılması, kaynakların verimli ve etkin bir şekilde kullanılmasıdır.
• Gayrimenkul satışlarından ne kadar gelir hedefiniz var?
Kamu taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması ülkemiz açısından önemlidir. 2012 bütçesinde taşınmaz satış gelirlerinden 989 milyon TL gelir beklemekteyiz. Bu yılın ilk dört ayına baktığımızda 112 milyon TL’lik taşınmaz satışı gerçekleştirdiğimiz görülmektedir.
İşsizlik Fonu’ndan bütçeye 10.7 milyar TL
- Hazinenin işsizlik fonuna bugüne kadar yaptığı katkı 8.4 milyar TL’dir. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan bütçemize aktarılan para ise bugüne kadar 10.7 milyar TL’dir. İşsizlik Sigortası Fonundan aktarılan gelir, bu fonun nemasından aktarılmaktadır. Fonun kendisi üzerinden herhangi bir gelir aktarımı söz konusu değildir. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki 2008 ve 2009 yıllarında İşsizlik Sigortası Fonu Kanunu’nda yapılan değişikliğe istinaden, fonun gelirlerinin belirli bir kısmının Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik vermek kaydıyla genel bütçeye aktarılacağı belirtilmiştir.
• Suriye’deki gelişmeler sınır ticaretini nasıl etkiliyor?
- En çok sınır ticareti yapan iller etkileniyorsa o illerin alternatif piyasalara yönlendirilmesi söz konusu. Orada da zaten Kuzey Irak bayağı ön planda... Benim görebildiğim kadarıyla çok abartılı bir etki de yok. Etki algılandığı kadar çok yüksek değil ama yine de mutlaka bir miktar olumsuz etki de söz konusu.
Utku Çakırözer/Cumhuriyet