Denizlinin vergi rekortmenleri listesinde 18 yıldan bu yana yer alan Habip KızıltaÅŸ’in baÅŸarı öyküsü derslerle dolu. Fakir bir ailede doÄŸdu, kimi gün yiyecek ekmek bulamadı. Hamallık yaptı, bulaşık yıkadı. Bugünse Denizli'nin vergi rekortmenleri arasında adı hiç eksik olmuyor.
Dört çocuklu fakir bir ailede dünyaya gelen 64 yaşındaki KızıltaÅŸ'ın kendi ifadesiyle, yapmadığı iÅŸ kalmamış. Kimi gün sokaklarda ÅŸerbet satan, kimi gün inÅŸaatlarda amelelik yapan, kimi gün lokantalarda bulaşıkçılık yapan KızıltaÅŸ, kendi iÅŸini kurmadan önce çalıştığı fabrikaya ortak oldu. KızıltaÅŸ daha sonra da onlarca kiÅŸinin çalıştığı iÅŸini kurdu.
Pamukkale Halıcılık’ın sahibi Habip KızıltaÅŸ’ın ÅŸimdilerde 65 kadar çalışanı bulunuyor. Yıllık cirosu 20-25 milyon lira olan KızıltaÅŸ, 1993’den bu yana da Denizli’nin vergi rekortmenleri listesinde ilk üçte yer alıyor. Bu yıl ödediÄŸi gelir vergisi ise 1 milyon lira dolayında.
Hikayesini anlatmaya “Çok fakir bir ailede dünyaya geldim” sözleri ile baÅŸlayan KızıltaÅŸ ile yaptığımız görüÅŸmede, 64 yıllık hayatını kimi an heyecanlanarak, kimi an hüzünlenerek anlattı:
“Denizli’ye baÄŸlı Baklan köyünde dünyaya geldim. Dört kardeÅŸtik. Ailem çok fakirdi. Tarlamız yoktu. Bir harman vakti öÄŸüttüÄŸümüz buÄŸday diÄŸer harmana yetiÅŸmezdi hiçbir yıl. Ä°lkokul zamanında kahvehanelerde karlı ÅŸerbet satıyordum.
Odun kömür taşıdı harçlık çıkardı
Bizim köyde ortaokul yoktu. Bunun için Çal ilçesine gitmek gerekiyordu. Babam, paramız olmadığı için beni gönderemeyeceÄŸini söyledi. Ä°lkokul öÄŸretmenim araya girdi, Çal’a gittim. Derme çatma bir evde kalarak ortaokulu okudum. Okul harçlığı çıkarmak için hangi kapıda odun-kömür görsek taşımak için ev sahibini bulmaya çalışırdık. Eski dökük bir otobüs ile hafta sonları eve giderdim.
Lise zamanı geldi maddi durumumuz yine aynı. Üstelik son sınıfta babam vefat etti. Kimi zaman pamuk çapaladım, kimi zaman inÅŸaatlarda çalıştım. Sıvacılık dahi yaptım.
Üniversite için Ä°zmir’e gittim. Yine para yok sersefil durumdayım. Okulumun akÅŸam bölümüne geçtim. Okula inÅŸaattan gidiyordum. Kimi zaman da bulaşık yıkadım haftalığım 40 liraydı. Okula giderken giydiÄŸim ceketi tanıdığım bir astsubay verdi bana.
"Elbiselerim koktuÄŸu için arka sırada oturuyordum"
Derse girdiÄŸimde anfide en arka sırada oturuyordum. Çünkü inÅŸaatlarda çalıştığım, bulaşıkçılık yaptığım için elbiselerim ister istemez kokuyordu. Ben de arkadaÅŸlarım rahatsız olmasın diye arka sırada oturuyordum.
Ä°lk senelerde hiç kitap da alamadım. DiÄŸer öÄŸrencilerin kitapları ile ders çalışıyordum. Küçük bir ev tutmuÅŸtum. Tuvaleti bile yoktu. Bir gün baktım yatağımın altı çürümüÅŸ. Rutubetten herhalde... Bu sefer yatağımın altına karton koydum.
Bu sefil hayatımın deÄŸiÅŸtiÄŸi tarih 1967’dir. O tarihte Ä°zmir’de bir muhasebe bürosunda çalışmaya baÅŸladım. Ücretim de iyiydi. Bana kalabileceÄŸim ev bile verdiler. Para biriktirmeye baÅŸlamıştım. O sıra anamdan mektup aldım. Gelen mektupta babamın, bankaya 700 lira borcu olduÄŸu yazılıyordu. Babamın borcu benim için namus borcuydu. Bu sefer gece gündüz çalıştım babamın bankaya olan borcunu ödedim.”
Çalıştığı fabrikaya ortak oldu
Habip KızıltaÅŸ, daha sonra bir demir-çelik fabrikasında çalışmaya baÅŸlar. Kendi deyimi ile “O fabrikada canla baÅŸla çalıştım" diyen KızıltaÅŸ, "Girdi maliyetlerinde tasarruf yaptırdım. Patronumun fabrikasında iÅŸleri 10 kat artırdım. Patronum daha sonra bana yüzde 12.5 hisse verdi. 10 yıl boyunca çalıştım. Daha sonra ben hissemin artırılmasını istedim ancak patronum hissemi arttırmadı ben de ayrılıp iÅŸimi kurma kararı verdim."
30 yıl önce iÅŸini kurdu
KızıltaÅŸ hisse artırımı talebi olumlu karşılanmayınca bu kez kendi iÅŸini kurma kararı verir. 1981 yılında halı iÅŸine baÅŸlar. Halı ticareti yapmak isteyen KızıltaÅŸ'ın mal temini hiç de kolay olmaz. Bu durumu “Ä°zmir’de bir halı fabrikası vardı. Ben üç yıl boyunca o fabrikaya gidip geldim.
Ama fabrika sahibi bana mal vermiyordu. Hatta beni kovduÄŸu bile oldu. 'Git sana mal vermiyorum' diyordu. Denizli’de saat 5’te otobüse biner saat 8’e Ä°zmir’de olurdum. Fabrikaya gider güvenlik kulübesinde beklerdim.
Fabrika sahibi benim pes etmeyeceÄŸimi anlayınca, daha sona beni çağırdı bana mal vermeye baÅŸladı. VerdiÄŸim çek ve senetlerin hiçbirinde sorun çıkmadı. Bu durumdan sonra bana istediÄŸim kadar mal vermeye baÅŸladı” sözleri ile anlattı.
18 yıldır rekortmenler listesinde
KızıltaÅŸ 65 kadar çalışanını olduÄŸunu, onlarca öÄŸrenciye burs verdiÄŸini ifade ederek “Bursçuluk baÅŸka bir ÅŸeye benzemez. Param olmasa gider hamallık yapar o bursları öderim. Çünkü o çocuklar bana güvenerek okula gidiyor” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
AÄŸlatan hikâye
Habip KızıltaÅŸ, 1993’den itibaren Denizli’de vergi rekortmenleri listesinde ilk üçe girdiÄŸini hatırlatarak “Ömrüm yettiÄŸince kazandığım her kuruÅŸun vergisini ödeyerek yaÅŸadığım topraklara hizmet olarak dönmesi için çalışacağım. Ben bugün sahip olduklarımı rüyamda görsem inanamazdım.
Evi de arabayı da fabrikayı da sonradan gördüm ben. Benim hikâyemi dinleyen aÄŸlıyor. Çünkü çok yokluk çektim” dedi. KızıltaÅŸ iki kızı olduÄŸunu her ikisinin de ÅŸirketinde çalıştığını söyledi.
Ä°ÅŸ hayatına 1976 yılında atıldığını dile getiren KızıltaÅŸ, ÅŸöyle konuÅŸtu:
''O zamanki patronum risk almaz, yatırım yapmaz biriydi. Küçük bir kapasiteyle çalışan bu fabrikayı 10 yıl içinde on kat büyüttüm. Gece gündüz çalışıyor, verilen hissenin bedelini fazlası ile ödüyordum. 1980 yılı sonunda 3 milyon lira param, bir dairem ve bir arabam olmuÅŸtu. Fabrikadan ayrıldım. 1981 yılı başında halıcılığa baÅŸladım. 30 yıldır durmak usanmak bilmeden çalışıyorum. 1993 yılında Denizli vergi rekortmeni oldum. 18 yıldır hiç aralıksız Denizli gibi Anadolu kaplanları arasında olan bir ilin vergi rekortmeniyim. Ömrüm yettiÄŸince kazandığım her kuruÅŸun vergisini ödeyerek yaÅŸadığım topraklara hizmet olarak dönmesi için çalışacağım. Ayrıca maddi durumu kötü olan ve okumak isteyen çocuklarımıza da benim yaÅŸadığım zorlukları yaÅŸamamaları için burs vermeye devam edeceÄŸim.''
Dinçer Gökçe/Hürriyet.com.tr