Euro Bölgesi'nde birikmiÅŸ büyük bir borç yükü var. Bunu kimin ödeyeceÄŸi kavgası bitmedikçe Euro Bölgesi de eski mutlu günlerine dönemeyecek. Borç yükü daha ziyade Güneylilerde ve temelde iki sebebi var: Birincisi, para birimlerini bırakıp Euro'ya geçtikten sonra bu ülkelerde faizlerin Almanya, Fransa gibi daha geliÅŸmiÅŸ ve varlıklı ülke düzeylerine gerilemiÅŸ olması. Bu düÅŸük faizlerle kredilendirilen iç tüketimlerin hızla artması. Ä°rlanda, Ä°ngiltere ve Ä°spanya gibi ülkelerde tüketimin özellikle arsa, konut, ofis gibi gayrimenkul sektörlerine yoÄŸunlaÅŸması ve fiyatları hızla yükseltmesi. Gayrimenkul fiyatları arttıkça kredi teminat deÄŸerlerinin artması ve kredilerin daha kolay verilebilir hale gelmesi. Birbirini körükleyen ve kendisini bu tür ülkelerde "yüksek cari denge açıkları" ÅŸeklinde gösteren bir sarmal ÅŸeklinde (Grafik 1). Bir gün gelip de bu kredi sarmalı yeni krediyle devam ettirilemeyince, bankaların ve müÅŸterilerinin bu borç yükü altında kalmaları. Onlara yardım edeyim derken bu sefer de borcu üstlenen devletlerin iflas durumuna gelmeleri. Burada bankalar derken sadece o ülkenin kendi bankaları düÅŸünülmemeli. Bir Alman veya Fransız bankası da doÄŸrudan veya dolaylı olarak Ä°spanya veya Ä°rlanda'daki gayrimenkul balonunu finanse etmiÅŸ olduÄŸu için Almanya ve Fransa'yı da etkileyen bir sorun bu. Ä°kincisi, Euro kullanmaya baÅŸlayınca varlık düzeyi artan ve giderek üretim (iÅŸçilik) maliyetleri yükselen ülkelerin ihracat yapacak güçlerinin azalmaya baÅŸlaması (rekabet gücünün zayıflaması). Yunanistan, Portekiz ve Ä°talya gibi ülkelerin ihracattan saÄŸlayamadıkları geliri "kamu sektörü üzerinden" halklarına ve ÅŸirketlerine aktarmaları. Bu geliri verebilmek için de kamu sektörünün borçlanması. Böylece sorunun "yüksek kamu borcu" ÅŸeklinde gözükmesi (Grafik 2). Çünkü yine nasılsa faizler düÅŸük ve bir Yunanistan veya Portekiz devleti bir Almanya kadar kolay ve ucuza borç bulabiliyor (idi). GörüldüÄŸü üzere, kamu borç yükü aslında ekonomilerin Euro'dan gördükleri zararların kamu sektörü tarafından üstlenilerek telafi edilmeye çalışılması. Cari açıkların kamu borcuna dönüÅŸmüÅŸ olması. Cari denge tamam ama ya kamu dengesi? Bazı, hem de ünlü, ekonomistler diyor ki, aslında Euro bölgesinde cari denge açığı sorunu yok. Bazı ülkelerde (daha ziyade Güneylilerde) açık büyük ama diÄŸerlerinde (Kuzeylilerde) cari fazla var. Böylece birbirlerini telafi ediyorlar (Grafik 1). Bölge kendi içinde fazlası olan ekonomilerdeki tasarruflarla açığı olan ülkeleri finanse etmiÅŸ durumdalar. BaÅŸta Almanya olmak üzere fazlası olan devletler bu cari açık finansmanından oluÅŸan zararı üstlenirlerse sorun ortadan kalkar. Yani bu görüÅŸe göre, sorun Euro Bölgesi'nin iç sorunu. Her ÅŸey Almanya'ya (ve onunla hareket etmeye çalışan bir iki Kuzeyliye) baÄŸlı. Zararları üstlenirim derse, örneÄŸin, batık bankalara sermaye aktaracak, mevduatları garanti edecek ve devletlere yardım yapacak büyük boyutta bir destek fonunun altına imza atarsa ya da ortak Euro tahvili çıkartıp borçların arkasına geçerse ortada kriz falan kalmaz. Zaten zamanında borçlanıp tüketen Güneylilere mal satarak büyüyen, ihracatının % 42'sini Euro Bölgesi'ne yapan Almanya deÄŸil mi? Bugün Ä°spanya devleti % 6'nın üzerinde (10 yıllık), Ä°talya da ona yakın maliyetlerle borçlanırken Almanya % 1,3'le borçlanmıyor mu (Grafik 3)? Hatta 2 yıl vadede faiz bile ödemeyen Almanya deÄŸil mi? Bugün Ä°spanya ve Ä°talya'nın borçlanma maliyetindeki artış aslında kriz öncesinde bugünün 3 katı faiz oranıyla borçlanan Almanya'nın kasasına girmiÅŸ olmuyor mu? Ama kazın ayağı hiç de öyle deÄŸil. Almanya gerçekten de bu düzenden faydalanıyor olabilir. Ayrıca politik olarak da ABD, Japonya ve Çin karşısında bir güç haline Euro sistemi sayesinde gelmiÅŸ olabilir çünkü sonuçta politik güç ekonomik güçle mümkün. Ama toplamda cari iÅŸlemler dengede olsa bile Güneylilerde yıllardır devam eden yüksek cari açıklar o kadar yüksek bir borç yükü oluÅŸturdu ki artık bunu Almanya'nın telafi etmesi mümkün deÄŸil. Görünmeyenleri görelim Euro Bölgesi'nin 2007 yılında % 66 olan kamu borcu bugün % 88'e geldi. Almanya'nın % 65 olan borcu da % 82'ye çıktı (yardım etmesi istenen Ä°spanya'nın bile üzerinde). Bunlar görünenler. Bir de görünmeyenler var. Euro Bölgesi Kurtarma Fonu'nun (EFSF'nin) arkasındaki garantilerin Almanya'nın payına düÅŸen kısmı 211 milyar Euro. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) sorunlu ülkelere hem tahvil alımı hem de bankalarına yaptığı fonlama üzerinden büyük bir riski var. Detayları bilinemiyor ama ECB'nin çoÄŸu sorunlu Euro ülkelerine ait kamu tahvil portföyü 605 milyar Euro ve sadece LTRO adlı 3 yıllık fonlama miktarı 1 trilyon Euro (Alman bankaları dahil). Bu risk ortaya çıkarsa telafi edecek olan da ECB'nin sermayesi ve onun da üçte birini Alman Merkez Bankası (Bundesbank) saÄŸlıyor. Ayrıca Yunan, Ä°spanyol, Portekiz, Ä°talyan bankalarından kaçmaya çalışan mevduatın ödenebilmesi Bundesbank'ın bu ülkelerin merkez bankalarına ve oradan da bankalarına verdiÄŸi borçlar sayesinde mümkün oluyor (Target2 sistemi). Sırf bu yoldan Almanya'ya intikal eden yük 650 milyar Euro; Almanya ekonomisinin üçte birine yakın. Sırf olası bir Yunanistan temerrüdünün Almanya'ya doÄŸrudan maliyeti 90 milyar $. Son stres testinde en büyük 31 Avrupa bankasının sermaye açığı 115 milyar Euro, Ä°spanyol bankalarınınki 26 milyar Euro dendi ama Ä°spanya'nın sadece bölgesel bankalarına 100 milyar Euro destek verilmek zorunda kalındı. Acaba pek de farklı durumda olmayan Almanya'nın bölgesel bankalarına ne verilmek zorunda kalınacak? Artık kriz Ä°spanya ve Ä°talya'ya da bulaÅŸtıktan sonra Almanya baskılara boyun eÄŸip de riskleri üstlenemez. Olay artık halkının tepkisinden korkan Merkel'in koltuk kavgası da deÄŸil. Bugün Almanya borçları üstlenmediÄŸi için bu kadar düÅŸük maliyetle borçlanabiliyor. Almanya bu borçları üstlendiÄŸi anda ortalık ciddi ÅŸekilde karışır. Euro sisteminin ipi çekilmiÅŸ olur. Herkes kendi yoluna gitmek zorunda kalır. Almanya "borçları üstleneceksem bari karşılığında bütçe politikanıza karışabilme hakkı verin de geleceÄŸe yönelik tutunacak dalımız olsun" diyor. Ama egemenlik elden gidiyor diye ona da olmaz diyorlar. EÄŸer Almanya Euro'nun yaÅŸamasını istiyorsa sorunlu ülkeleri Euro'dan çıkarmak (buna zorlamak) zorunda. Onun dışında destek veriyormuÅŸ gibi, piyasalar da inanmış gibi, yapacak o kadar. Zaman