Merkez Bankası bu sefer dikkat etmeli!
Saruhan Özel

Türkiye'de para politikası ABD'de FED'in, Euro Bölgesi'nde ECB'nin ya da Çin'de PBC'nin uyguladığı gibi uygulanamaz.

Çünkü Türkiye ekonomisinin dinamikleri, sosyal ve ekonomik özellikleri ve buna göre ihtiyaçları bu ülke ya da bölgedekilerden çok farklı.

Türkiye'de para politikası körü körüne sadece enflasyon hedefleyerek de uygulanamaz. Çünkü ekonominin yapısı itibarı ile enflasyonu etkileyen ama Merkez Bankası'nın kontrol edemeyeceÄŸi birçok faktör var. Az bir fayda saÄŸlamak için züccaciye dükkanındaki fil konumuna gelip ortalığı kırıp dökmek zorunda kalma riski var. Bu gerçek 2011 sonunda kendisini bir kez daha gösterdi. Yurtdışından sermaye akışı olacak diye politika faizi gereÄŸinden de fazla indirilip TL'nin "kontrollü" bir ÅŸekilde deÄŸer kaybetmesine çalışılırken bir anda panik havası oluÅŸuverdi (Grafik 1). Beklentilerin çok ötesine giden TL deÄŸer kaybı ancak kısa vadeli faiz %12'lere çekilerek durdurulabildi. Bunun maliyetini baÅŸta vergi mükellefleri olmak üzere bütün ekonomi ödeyecek (ve tabii yine farkında olmadan). Türkiye'de enflasyonun kurdan çok destek aldığı ama destek gidince bir anda fırlayıverdiÄŸi bir kez daha teyit edilmiÅŸ oldu. DeÄŸiÅŸken hava ÅŸartlarının tarım fiyatlarında meydana getirdiÄŸi oynaklık da zaten cabası. Dünyada da artık körü körüne enflasyon hedefleyen merkez bankası pek kalmadı.

Güzel olan, artık Türkiye'de bu özelliÄŸin gayet farkında olan bir para otoritesinin olması. Özellikle global kriz sonrası ekonomideki gerçeklerin farkındalığı ile para politikasını ve kur rejimini giderek daha esnek hale getiriyor. Ama özellikle 2012'de dikkat etmesi gereken konular var.

Büyümeye dikkat

Merkez Bankası sadece para politikası araçlarını deÄŸil amaçlarını da çeÅŸitlendiriyor. 2010 yılı sonunda enflasyon hedefine son derece doÄŸru bir hamle ile sürdürülebilir cari açık ya da makul kredi geniÅŸlemesi gibi deÄŸiÅŸkenlerle ifade edilen finansal istikrar hedefini de eklemiÅŸti. Çünkü finansal istikrar olmazsa döviz kurlarında istikrar olmaz. Döviz kurlarında istikrar olmazsa enflasyon hedeflerin çok ötesine gidebilir.

Türkiye ekonomisi için çok önemli hale gelen ve gerçekleÅŸmediÄŸi durumda ekonomide yapısal bazı sıkıntıları ortaya çıkarıp finansal istikrarı tehlikeye atacak bir baÅŸka faktör daha var. Ekonomik büyüme. Belki Türkiye enflasyonun birkaç sene %10'lar civarında kalmasını kaldırabilir ama son yıllardaki yatırım atağı ile %5-7 arasına çıktığını düÅŸündüÄŸüm potansiyel büyümesine birkaç sene ulaÅŸamamayı kaldıramaz (Grafik 1). Merkez Bankası enflasyonu takip ederken ekonominin potansiyel büyüme oranından fazla uzaklaÅŸmamasına çok dikkat etmek durumunda. Özellikle 2012 gibi risklerin bu baÄŸlamda daha da arttığı bir yılda bu daha da önemli. GeleceÄŸe bakıldığında Türkiye ekonomisinin ÅŸu anda önündeki en önemli risk, tartışmasız bir ÅŸekilde, ekonominin gereÄŸinden fazla yavaÅŸlaması ya da duraklaması. Ä°ÅŸin ilginci, finansal istikrarı bozabilecek bir faktör olarak görülen banka kredilerindeki artış aynı zamanda Türkiye ekonomisinde büyümenin de en büyük destekçisi.

Neyse ki, Merkez Bankası bu riskin farkında olduÄŸunu gösteriyor. Ocak ayı sonunda %11'e yaklaÅŸan enflasyonu 1 yıl içinde %5'lik 2012 sonu hedefine ekonomiye büyük bir maliyet ödetmeden indiremeyeceÄŸini, ekonominin ÅŸu anda böyle bir gücü olmadığını görüyor. Bu yaklaşım sayesinde 2012 yılında ekonomik büyüme yanlış bir para politikası tehdidinden kurtulmuÅŸ ve resmi %4'lük büyüme beklentisinin inandırıcılığı artmış oluyor. Reel sektörün bunu bütçelerine yansıtmasında fayda var.

Döviz kurlarına daha da dikkat

Merkez Bankası'nın bunu yaparken dikkat etmesi gereken bir o kadar önemli diÄŸer konu da döviz kurlarının seyri. DeÄŸer kaybeden TL belki enflasyonu yükseltiyor ama aynı zamanda ekonominin rekabet gücüne büyük destek veriyor. Enflasyonu yeniden indirmek için TL'nin güçlenmesine izin vererek enflasyonu yeniden düÅŸürmek hiç zor deÄŸil. TL faizi gereÄŸinden yüksek tutulur, global risk iÅŸtahı artınca içeriye bolca kısa vadeli spekülatif sermayenin girmesi ve TL'yi enflasyon düÅŸene kadar güçlendirmesi karşıdan seyredilir ve sonra enflasyon istenen seviyelere gelince faiz indirilir. Bu süreçte de ekonominin rekabet gücü büyük darbe alır.

Ne var ki, büyüme riskine dikkat ettiÄŸini görmekle beraber Merkez Bankası'nın TL'nin güçlenmesine, yani döviz kurlarının aÅŸağı doÄŸru hareketine, ne kadar hassas olduÄŸu belli deÄŸil. Haklı olarak, elini açık edip spekülasyonu cesaretlendirmek istemiyor. Ama TL'nin sepete karşı 2.05 civarında seyrettiÄŸi son enflasyon raporu toplantısında kurdaki düÅŸüÅŸün henüz Merkez Bankası'nı rahatsız etmediÄŸi ÅŸeklindeki yorum, ÅŸartlar uygun olduÄŸunda (yani ekonomiye yeteri kadar döviz giriÅŸi olduÄŸunda) TL'nin bir miktar daha deÄŸerlenmesine izin verilebileceÄŸini gösteriyor.

Ama ihracatçı ya da ithalatçı kesimlerle özel bir ilgisi olmayan, ekonominin mümkün olduÄŸu kadar dengeli büyümesine destek verilmesi gerektiÄŸini düÅŸünen ve döviz kurlarının da bu dengenin en büyük belirleyicisi olduÄŸuna inanan bir ekonomist olarak bunun tam tersinin olması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. Kamuoyu da gayet iyi biliyor ki, cari denge açığının son dönemde gerilemeye baÅŸlamasının ardında ithalatın pahalılaÅŸması (pahalı kalmaya devam edeceÄŸi beklentisi) çok etkiliydi (Grafik 3). O nedenle, TL'nin 2011'deki deÄŸer kaybı sonrasında yükselen enflasyon ve faiz maliyetleri ödenerek iyileÅŸtirilen rekabet gücü anlamsız bir ÅŸekilde kaybedilmemeli. 2012 başından itibaren görüldüÄŸü gibi artmaya baÅŸlayan global risk iÅŸtahının TL'yi yeniden deÄŸerlendirmesine izin verilmemeli. TL deÄŸer kaybederken gösterilen refleks deÄŸer kazanırken de gösterilmeli. Tercihen bir an evvel döviz alınarak (ve repo fonlamasını azaltıp karşılığı TL'yi dengeleyerek) rezervler güçlendirilmeli.
 
Zaman



Sayfa Adresi: http://istefinans.com/yazar/Merkez-Bankasi-bu-sefer-dikkat-etmeli-/5