Altını yükseltecek sebep kalmadı
Saruhan Özel

1990'lı yılların sonunda yatırımcılar altına dokunmak bile istemiyorlardı.

 

Altın madenleri daha üretmeden (vadeli) satmaya çalışırken merkez bankaları gereksiz olduÄŸunu düÅŸünmeye baÅŸladıkları altın rezervlerini azaltıyorlardı. GeliÅŸmekte olan ülkeler merkezli büyük bir kriz vardı ve IMF, krizdeki ülkelere kaynak saÄŸlarken altın satışından destek alıyordu. 1999 Eylül ayında ons fiyatı 250 dolara kadar düÅŸünce merkez bankaları aralarında altın satmama taahhüdü imzaladılar. Nasılsa artık merkez bankaları duruma hakimdi, enflasyon hedefleyen basiretli para politikaları sayesinde altın çapasına ihtiyaç kalmamıştı. AnlaÅŸmanın hemen sonrasında altın kendini 300 $'ın üzerine atınca fiyat düÅŸecek diye bolca vadeli satan (ve üretimi opsiyonlarla finanse eden) madenlerin bir kısmı da mevta olmuÅŸtu (Grafik 1).

Ama sonrasında altın, uzun bir çıkış sürecine girdi (Grafik 2). Bu fiyat artışının ilk 5 yılı "ara kapama, normalleÅŸme" olarak algılanabilir. Fiyat 2007 yılı sonunda daha ancak 1980 yılındaki 850 $'lık zirvesine gelebilmiÅŸti. Ama sonrasında da altın, istikrarlı bir talep görmeye devam ederek geçtiÄŸimiz yıl 1.900 $'ın üzerine kadar yükseldi. Bunu saÄŸlayan üç önemli faktör vardı.

Daha önce satma yarışındaki merkez bankaları bu sefer alma yarışına girdiler. 1997 Asya krizi sonrasında döviz rezervlerini hızla büyüten Çin liderliÄŸindeki Asya ülkeleri, geliÅŸmiÅŸ ülke iflaslarından çekinip tahvillerden altına kaymaya baÅŸladılar. Fiyat yükseldikçe daha da aldılar çünkü amaç spekülasyon deÄŸil, sigorta amaçlı olarak rezervlerini çeÅŸitlendirmekti. Ä°kinci bir faktör özellikle 2008 ve sonrasında geliÅŸmiÅŸ ülke bankalarının para basımını iyice abartmalarıydı. Buna mecburdular çünkü finansman saÄŸlamazlarsa ülkelerindeki aşırı borçluluk iflaslarla neticelenecekti. Arzı bu kadar gevÅŸeyen paraların itibarı sorgulanmaya baÅŸladı. Faizlerin sıfırlanmasıyla yatırım cazibeleri de kalmadı. Bu durum, özellikle kurumsal yatırımcıları yine daha ziyade sigorta amaçlı olarak portföylerindeki altın oranını yükseltmeye sevk etti. Ä°ngilizce isminin baÅŸ harfleriyle ETF (Exchange Traded Funds) denen, borsalarda alınıp satılabilen altın fonlarının sayısının artması ile bireysel yatırımcılar da altına daha kolay yatırım yapabilir hale geldiler. Spekülatörler de hemen trene atladılar çünkü fiyattaki yükseliÅŸin haklı sebepleri olduÄŸunu iddia edebilecekleri ve küçük yatırımcıları coÅŸturabilecekleri bir ortam vardı. Mark Faber, Jim Rogers, George Soros ve Richard Russell gibi ünlü (ve medyatik) yatırımcılar, uzun vadede altın fiyatlarının 10 bin $'ın üzerine çıkacağı beklentilerini aktardılar. Her ÅŸey bir kenara, Çin'de ve Hindistan'da alım gücü artınca zaten altına talep patlayacaktı. Fiyat artışı kendi kendini besler hale geldi.

Aslında altın, 2011 ortasında hızla bir düzeltme içine girmiÅŸti ama spekülatörlerin imdadına basiretsiz AB liderlerinin bir türlü çözemeyip krize dönüÅŸtürdüÄŸü Euro sorunu yetiÅŸti. Euro'nun ya da AB'nin parçalanması olasılığı gündeme oturunca altın yeniden 1.800 $'ı geçiverdi.

Bundan sonrasına dikkat!

Artık altını bugüne kadar destekleyen önemli sebepler eskisi kadar güçlü deÄŸil. Bunların başında global krizin getirdiÄŸi tedirginliÄŸin azalması geliyor. ABD ekonomisi belirgin bir ÅŸekilde köÅŸeyi döndü. Merkez Bankası FED ve ekonomi yönetimi doÄŸru zamanda doÄŸru hamlelerle finansal sistemde güveni yeniden tesis etti. Åžimdi de konut sektöründeki fazla arzın erime zamanını kısaltmaya çalışıyorlar. Bu yıl ekonomi % 3'e yakın büyüyebilecek (potansiyeli % 3-3,5). GeliÅŸmekte olan ülkeler yavaÅŸladılar ama hâlâ dünyanın motoru konumundalar. Ağır aksak da olsa iç talepleri artmaya ve geliÅŸmiÅŸ ekonomilere bağımlılıkları azalmaya baÅŸladı. Euro Bölgesi de Avrupa Merkez Bankası'nın kararlı bir ÅŸekilde FED vari desteklere baÅŸlamasıyla sorunlarını eritebileceÄŸi zaman sürecini kazandı. Bu artık Euro krizi tamamen bitti demek deÄŸil. Büyük olasılıkla Portekiz de borcunu yeniden yapılandırırken Yunanistan ikinci yapılandırmaya gidecek ve Euro'dan çıkacak. Ama bunlar artık beklentiler dahilinde. Önemli olan, Ä°spanya ve Ä°talya'nın aynı rotayı izlememesi. ECB'nin limitsiz kaynak desteÄŸi bunun olasılığını düÅŸürdü. Ä°talyan ve Ä°spanyol bankaları bu kaynaklarla kendi finansman sorunlarını çözerken artık yabancı yatırımcıların portföylerindeki Ä°talya ve Ä°spanya devlet tahvili satışlarını dengeleyebiliyorlar.

Krizin rahatlamasıyla parasal gevÅŸemede de artık sona gelindi. FED'in veya ECB'nin daha fazla para basma ihtiyaçları artık daha az. Uzunca bir süre daha politika faizleri (kısa vadeli faiz) düÅŸük seyredecek. Ama artık özel bir panik durumu olmadıkça merkez bankalarının bilançolarını daha fazla büyütmek istemeyeceklerini (yani para basmaya devam etmeyeceklerini) düÅŸünmek gerekir. Uzun vadeli faizlerin son haftalardaki yükseliÅŸi de bu senaryoyu dikkate almaya baÅŸladı (Grafik 3).

Spekülasyon tarafında da eski coÅŸku yok. 2008-2010 döneminde yılda ortalama % 35 büyüyen spekülatif (yatırım amaçlı) talep 2011'de % 5 artabildi (Tablo). George Soros, zaten 2011 ortalarından itibaren görüÅŸ deÄŸiÅŸtirip altın fiyatlarının yeteri kadar yükseldiÄŸini iddia etmiÅŸti. Åžimdi diÄŸerlerinin de eskisi kadar "altıncı" olmadığı görülüyor. Bunların hiçbiri ÅŸaşırtıcı deÄŸil elbette. YükseliÅŸin ardındaki temel sebeplerin güç kaybetmesiyle spekülasyon önemli bir desteÄŸini yitirecek. Ama pozisyonların kısa vadede deÄŸiÅŸmesi de kolay deÄŸil. Bunun için özellikle küçük yatırımcının altın sevdasının bir süre daha devam etmesi gerekir. Hisse senedi ve gayrimenkul fiyatları zaten yeteri kadar ucuz ve emtia pozisyonlarıyla yer deÄŸiÅŸtirmek için uygun seviyelerde.

Hızla da düÅŸmeyecek

Altını yükseltecek sebepler zayıfladı ama bu, altın fiyatları tersine hızla düÅŸecek demek de deÄŸil. Çünkü merkez bankaları altın alarak rezervlerini çeÅŸitlendirmeye devam ediyorlar ve uzunca bir süre daha devam edecekler. Çin ve Japonya, artık eskisi kadar dış ticaret fazlası vermedikleri için döviz rezervleri de eskisi kadar artamıyor. Ama stoklar çok büyük ve rezervlerde daha altına ayrılacak yer çok. Abartılmasına gerek yok elbette ama geliÅŸmekte olan ülkelerdeki alım gücünün artması mücevher talebini artırmaya devam edecek. Bu ikisi altını uzun vadede destekleyecek. Bu aÅŸamada dikkat edilmesi gereken, artık eskisi gibi altın fiyatının kopup gitmesine uygun bir ortamın kalmadığı.

Zaman



Sayfa Adresi: http://istefinans.com/yazar/Altini-yukseltecek-sebep-kalmadi/25