Aslında Türkiye'nin notu yanlış... Türkiye'nin notu, ekonomik performans ve kamu maliyesinin sürdürülebilirliÄŸi dikkate alındığında, "yatırım yapılabilir" seviyede olması gerekiyor ama notu düzeltmeme ısrarı ekonomik gerçekleri yok sayarcasına sürüyor. Türkiye'nin ülke notu, objektiflikten uzak bir deÄŸerlenmeyle, kasıtlı olarak batmış Ä°zlanda, Ä°rlanda gibi ülkelerin altında tutuluyor. Oysa Türkiye'nin ülke notu Polonya gibi A seviyesinde olmalı.

Biz iÅŸte bu nedenle herkesin Türkiye'ye yapılan bu haksız uygulamaya karşı çıkmasını istedik ve bunu defalarca söyledik ve yazdık. Önceki gün, uzun süre Bankalar BirliÄŸi BaÅŸkanlığı yapan Ä°ÅŸ Bankası Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Ersin Özince aradı ve kendisinin kredi derecelendirme kuruluÅŸlarının Türkiye'ye olan kasıtlı tavrını sık sık eleÅŸtirdiÄŸini belirtti.

Özince, kredi derecelendirme kuruluÅŸlarına "niye Türkiye'nin notu Mısır'ın altında" diye sorduÄŸunu, aldığı cevabın da "Türkiye'de siyasi istikrarsızlık var" olduÄŸunu, oysa Türkiye'de yüzde elli oy almış bir hükümet bulunduÄŸunu ve ayrıca notu yüksek olan Mısır'ın durumunu da gördüÄŸümüzü kendilerine aktardığını söyledi.

Kredi derecelendirme kuruluÅŸlarına sadece Mısır'ı deÄŸil, 2010'da Yunanistan'ı ve Kazakistan'ı da hatırlattığını söyleyen Özince, "Yunanistan'ın notu niye yüksek? Madem ki siyasi durum önemli. Neden Kazakistan'ın notu Türkiye'nin üzerinde?" sorularına da aklı başında cevaplar alamadığını anlattı. Gelelim Özince'nin Ä°ÅŸ Bankası'nın notuyla ilgili açıklamasına... Bir süre önce Akbank ve Garanti Bankası'nın notlarının yükseltildiÄŸini fakat Ä°ÅŸ Bankası'nın notunun yükseltilmeyip aynı seviyede tutulduÄŸunu, bu duruma itiraz ettiÄŸini belirtti. Aldığı cevabın ise "sizin ABD'li ortağınız yok, onların var" ÅŸeklinde olduÄŸunu söyledi.

Özince, bu keyfiliÄŸe itiraz ediyor. "Bütün bunların ardından ABD ekonomisinin nasıl zor duruma girdiÄŸini gördük. ABD ortaklı ÅŸirketlerin nasıl zorlandığına ÅŸahit olduk.Oysa ben, verilerim notu yükseltilen bankalar gibi iyi olduÄŸu halde yerli sermaye olduÄŸum için cezalandırılıyorum.

Dolayısıyla bu kredi derecelendirme kuruluşları objektif değil, ideolojik davranıyor" diyor.
Anlayacağınız bankacılar da, Türkiye'nin notunun haksız olarak düÅŸük tutulduÄŸunu belirtiyor. O halde bu haksızlığa karşı artık ortak bir akıl ve tepki geliÅŸtirmenin zamanı geldi. Peki bu ortak akıl ne olabilir?
Biz de Çin'in yolundan gidip, onun yeni kurduÄŸu kredi derecelendirme ÅŸirketi Dagong gibi bir derecelendirme ÅŸirketi kurabiliriz. Hatırlatalım... Çin, kredi derecelendirme kuruluÅŸlarını, ideolojik not verdikleri gerekçesiyle reddetmiÅŸti. Biz de Çin'in açtığı kapıdan girip, kendi kredi derecelendirme ÅŸirketimizle en azından Moody's, Fitch, S&P gibi kuruluÅŸlara alternatif raporlar hazırlayabiliriz.
Bu raporları, objektiflikten sapan derecelendirme kuruluşlarının raporlarının yanına koyup, "buyurun, karşılaştırın" diyebiliriz.

EÄŸer faizcilerce daha fazla sömürülmek ve enayi yerine konmak istemiyorsak, bir an önce harekete geçmeliyiz. Haksız ve kasıtlı raporların nasıl yazıldığını, nasıl keyfi notlar verildiÄŸini alternatif raporlarla faizcilerin yüzlerine artık çarpmalıyız.

Not: Belediye tahvilini konu alan yazımla ilgili olarak Prof. Dr. Dündar SaÄŸlam yeni anayasa çalışmalarında dikkate alınması gereken bir e-posta gönderdi, SaÄŸlam "Yerel yönetimlerin bütçelerini hazırlarken özen gösterdiklerini sanmıyorum. Belediyeler spor kulübü kurmakta, oyunculara transfer ücreti ödemekte, radyo, TV kurmakta yarış halinde. Fransa'da Mitterrand'ın devlet baÅŸkanı olduÄŸu 1982'de çıkartılan yerel yönetim reformu yasalarını iyi incelemek lazım. Bu yasaların merkezinde bütçe disiplinini saÄŸlamak temel alınmıştır. Bugün Fransızlar devletleri için "Etat ünitaire mais decentralise" yani devletin üniter fakat desantralize olduÄŸu ile övünmektedir. Yeni anayasa hazırlıkları yapılırken Fransız yerel yönetimler reformunun incelenmesi gerektiÄŸine inanıyorum" diyor.
Sabah