Dünya ekonomisiyle ilgili her gün olumsuz yorumlar yapılıyor. Peki durum gerçekten o kadar kötü mü? Gelelim ekonominin en önemli göstergelerinden biri olan enflasyona... GeliÅŸmiÅŸ ülkelerde enflasyon 2011-2013 arasında yüzde 2.1 olacak. GeliÅŸmekte olan ülkelerde ise yüzde 6 düzeyinde seyredecek. Dolayısıyla enflasyonda da pek öyle korkulacak bir durum yok. O halde bazıları niye "kriz var" diye ısrarla bağırıyorlar? Kriz olduÄŸu konusunda ısrar ediyorlar; çünkü zengin ülkeler 2008 krizi öncesinde "ucuz para ve ucuz ithalat"la keyifli bir dönem geçirdiler. Ardından gelen mali kriz zenginlerin kâğıttan kule olarak kurdukları sanal servetini azalttı. Åžimdi onun için sürekli "kriz var" diye bağırıyorlar. Aslında onlar eski kolay kazançlarını arıyor. Ama o günler artık geçti. Bundan sonra zengin ülkeler daha az kazanırken geliÅŸmekte olan ülkeler daha çok kazanacak. Dünya böyle bir döneme girdi. Zenginlik ve refah artık geliÅŸmekte olan ülkelere yönelecek. Daha doÄŸrusu zengin ülkeler bundan sonra daha yavaÅŸ büyüyecek. Asya -Pasifik bölgesi ve diÄŸer geliÅŸmekte olan ülkelerden olan Türkiye, Brezilya, Meksika, Nijerya, Rusya ise daha hızlı büyüyecek. Gelelim sürekli ortaya atılan talep yetersizliÄŸi sorununa... Aslında çok popüler bir tanım olan "talep yetersizliÄŸi", dünya ekonomisindeki büyüme sorununu tam olarak açıklayan bir kavram deÄŸil. Çünkü geliÅŸmekte olan ülkelerde talep yetersizliÄŸi türünden bir sorun yok. Aksine Türkiye, Hindistan gibi ülkelerde hızlı talep artışı nedeniyle toplam talebin azaltılması için önlemler alındı ve böylece büyüme hızı düÅŸürüldü. Dolayısıyla 2008 krizinin ardından ortaya çıkan talep yetersizliÄŸi, mali kriz yaÅŸayan zengin ülkelerin ürettiÄŸi bir bahane. Yoksa talep yetersizliÄŸi bütün ülkelerde yaÅŸanmıyor. Talep yetersizliÄŸi zengin ülkelerin kendi sorunu. Åžimdi dünyada kabul edilmesi gereken yeni gerçekler ve koÅŸullar var. GeliÅŸmiÅŸ zengin ülkeler açısından "daha az ekonomik büyüme ve piyasalarda oynaklık" kabul edilmesi gereken yeni bir gerçek. Ama zengin ülkeler bu gerçeÄŸi kabul etmekte maalesef zorlanıyor. Ä°ÅŸte bu nedenle zengin ülkelerin medyası sürekli olumsuz ekonomik beklenti yayıyor ve küresel bir huzursuzluk yaratıyor. Bu küresel huzursuzluÄŸu yaygınlaÅŸtırmak için de bazı önemli iktisatçılar medyaya çıkartılıp, onlar kanalıyla zengin ülkelerin krizi geliÅŸmekte olan ülkelere aktarılmaya çalışılıyor. Onlara, "Avrupa krizi derinleÅŸirse Türkiye ekonomisi çok olumsuz etkilenir" türünden konuÅŸmalar yaptırılıyor. Bu, ÅŸu demektir. Dünya ekonomisi daha hızlı büyüdüÄŸüne göre kötüye deÄŸil iyiye doÄŸru gidiyor. Sorun dünya ekonomisinde deÄŸil. Sorun geliÅŸmiÅŸ ülkelerin ekonomilerinde. Onların ekonomileri iyiye gitmiyor. Kaybeden taraf olan zengin ülkelerin medyasının ve onların Türkiye'deki komisyoncularının yaydığı bunalımdan kendimizi koruyalım. Sabah
Dünya ortalama büyüme rakamlarına ÅŸöyle bir baktığımızda 2011-2013 arasında küresel ekonominin yılda ortalama yüzde 3.4-4 civarında büyüyeceÄŸi tahmin ediliyor. Halbuki son otuz yılın dünya ekonomisi ortalama büyüme hızı yüzde 3.3 oldu. O halde bu dönem pek de öyle geçmiÅŸe göre kötü bir performans göstermiyor.
Peki dünya ekonomisinde ne oluyor?
Halbuki Avrupa dört yıldır krizde ve Türkiye bu krizden etkilendiÄŸi kadar zaten etkilendi.
Kısacası dünya ekonomisinin rakamsal geliÅŸmesine baktığımızda küresel ekonomi, içinde bulunduÄŸumuz üç yıllık dönemde geçmiÅŸ otuz yıla göre daha hızlı büyüyor.
GeliÅŸmekte olan ülkelerin ekonomileri ise iyiye gidiyor. Ama geliÅŸmiÅŸ ülkeler, kendi sorunlarını dünya ekonomisinin sorunu gibi kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bütün yorumları ve haberleri bu gerçeÄŸi dikkate alarak okumak gerekiyor.