Almanya Euro'yu nasıl dinamitledi?
Saruhan Özel

Euro Bölgesi'nin bugün yaÅŸamakta olduÄŸu ekonomik krizin temelinde Euro üyesi ülkelerin birbirleri arasındaki rekabet gücü farklılığı olduÄŸunu artık anlamayan kalmadı. En basit ifadesiyle, Almanya diÄŸer ülkelere göre çok daha katma deÄŸeri yüksek üretimi birim maliyet itibarı ile diÄŸer ülkelere göre çok daha ucuza yapıyor.

 

Euro'ya geçtikten sonra bugün sorun yaÅŸayan Yunanistan, Portekiz, Ä°spanya, Ä°talya gibi ülkelerde iÅŸçilik maliyeti Almanya'dakine göre çok daha hızlı arttı (Grafik 1 ve 2). Bu maliyetlerle dünyada rekabet edemeyince ve Euro kullanmaları nedeniyle devalüasyonla bu gücü kazanamayınca kendi iç taleplerine yüklendiler. Ä°ster özel sektör isterse kamu üzerinden olsun, banka kredileriyle iç talebi desteklediler. Buna dönük sektörlere aşırı yatırımlar yapıldı ve balonlar oluÅŸtu. Sonunda da patladı.

Almanya Bunu Nasıl Becerdi?

Birçok kesim Almanya'nın bu baÅŸarısının ardındaki en büyük pay sahibi olarak eski Åžansölye Gerhard Schröder'i gösteriyor. Sosyal demokrat Schröder 1998 yılında göreve geldiÄŸinde Almanya ekonomisi büyük sıkıntı içindeydi. Ä°ÅŸsizlik %11'e çıkmıştı ve ekonomi büyüyemiyordu. Schröder ekonomik durgunlukla mücadele sözü vererek seçimleri kazandı ama 2002 yılındaki seçimlere kadar da elle tutulur bir sonuç elde edemedi. Ä°kinci dönemi için oy isterken hâlâ çift hanelerde olan iÅŸsizliÄŸi ilk döneminde niye düÅŸüremediÄŸini açıklamak zorunda kalmıştı. Alman halkını tatmin etmiÅŸ olacak ki ikinci defa seçildi. Bu ikinci ÅŸansı elinden kaçırmak istemedi ve tereddüt etmeden "2010 Ajandası" adı altında bugünün temellerini atan radikal reform programını uygulamaya baÅŸladı. Almanya'nın ünlü cömert sosyal sigorta hakları ile uzun süreli iÅŸsizlik sigortasını birleÅŸtirdi. Genel SaÄŸlık Sigortası primlerini düÅŸürdü. En yüksek Gelir Vergisi oranını % 48.5'tan % 42'ye, en düÅŸüÄŸünü % 19.9'dan % 15'e indirdi. Kurumlar Vergisi oranını % 25'ten % 19'a çekti. Ä°ÅŸten çıkarılmayı kolaylaÅŸtırırken iÅŸe alınmayı da kolaylaÅŸtırmış oldu. Çalışanları "ekonomik sebeplerle" iÅŸten çıkarmayı zorlaÅŸtıran ve iÅŸten çıkarılanların yeniden iÅŸe alınmalarını saÄŸlayan kanunların gücünü azalttı. Ä°ÅŸini kaybedenlerin yeniden iÅŸ aramalarını saÄŸlamak için iÅŸsizlik sigortasını düÅŸürdü. Çalışabilecek durumda olduÄŸu halde bulduÄŸu iÅŸi beÄŸenmeyip çalışmayarak sigortadan faydalanmaya devam edenlere finansal yaptırımlar getirdi. Ajanda 2010 belki tek sebep deÄŸildi ama Almanya'nın bugüne kadar iÅŸçilik maliyetlerini düÅŸük tutmasında ve bugün iÅŸsizlik oranının global krize raÄŸmen % 7'nin altına inebilmesinde büyük rol oynadı.

Almadan Vermek Allah'a Mahsus

Schröder halkın tepkisini çekecek bu yapısal reformları yapıp otoritelerden alkış alırken çok da su üstüne çıkartılmayan bir baÅŸka önemli karara daha imza attı. Almanya ekonomisindeki durgunluk bütçe açığını ekonominin % 3'ü olan Maastricht limitinin çok ötesine taşıyordu. Schröder'in bütçe disiplini ile ünlü "Demir Hans" lakaplı Maliye Bakanı Hans Eichel, Maastricht kriterini ve dolayısıyla AB hukukunu ihlal etmemek için hemen 20 milyar Euro'luk bir tasarruf programını devreye sokmak istedi. Ama çoÄŸu zaman olduÄŸu gibi yine emir demiri kesti (Türkiye'de de mali kural tartışmalarını hatırlayalım). Schröder Eichel'in bu tasarrufuna "iÅŸgücü reformunu yaparken halkını daha fazla sıkmamak için" izin vermedi. Böyle bir bütçe reformunun "politik son" olacağını açıkça görmüÅŸtü ve bu uÄŸurda AB hukukunu çiÄŸnemekten çekinmedi.

Ä°ÅŸte o dönemde Büyük Euro Projesi'nin en büyük mimarı ve savunucusu olan Almanya'nın Maastricht kriterini hem de esaslı boyutta ihlal etmesi bölgedeki mali disiplin için sonun baÅŸlangıcı oldu. Balık baÅŸtan kokmaya baÅŸladı. Yunanistan, Ä°talya, Portekiz ve hatta Fransa ile Avusturya bile Almanya'yı müteakip birkaç sene arka arkaya Maastricht kriterini ihlal ettiler (ilginç olan, bugünün kötü çocuÄŸu Ä°spanya'nın o dönemde son derece disiplinli olmasıydı). Almanya bile bunu ihlal ediyorsa giderek rekabet güçlerini kaybetmekte oldukları için bütçe açığına çok daha fazla ihtiyacı olan diÄŸerleri neden kendilerini Maastricht kriterlerine uymak zorunda hissedeceklerdi ki? Devalüasyon yapamama sıkıntısını aÅŸmak için gevÅŸek bütçe politikalarına daha da yüklendiler. Almanya'ya diÅŸ geçiremeyen, yaptırım uygulayamayan AB nasılsa onlara da bir ÅŸey yapamayacaktı. Ve gerçekten de yapamadı.

Atı Alan Üsküdar'ı Geçti

Bugün Schröder'in iÅŸgücü reformlarını konuÅŸup "bakın zamanında Almanya nasıl yaptı, siz de oturup yapın" diye sorunlu ülkelere ders verenler, bugün Euro Projesi'ni dinamitlemiÅŸ olan Schröder'in bu bütçe ihlalinden hiç bahsetmiyorlar. Bugün sorunlu ülkelerin halklarından istenen fedakarlığı zamanında 20 milyar Euro tasarruf planına cesaret edemeyen Almanya yapabilmiÅŸ olsaydı, bugün "sorunlu" denen birçok ülke de zamanında, bu tasarrufları yapmak zorunda kalacaktı. Sorunlarını bugünlere taşıyıp içinden çıkılmaz hale getirmeyecek ve Almanya da bunu çözmek karşılığında "bütçe birliÄŸi" arayışına girmek zorunda kalmayacaktı. Almanya diÄŸerlerine bütçe açığı ile deÄŸil yapısal reformları ile örnek olacaktı.

Bu kıssadan hisse kesinlikle sorunlu ülkelerin bütçe politikalarında yaptıkları yanlışların, sorumsuzlukların haklı olduÄŸu ya da müsamaha gösterilmesi gerektiÄŸi deÄŸil, resmin tam olarak görülmesi gereÄŸi ve hatalı dizayn edilmiÅŸ olan Euro Projesi'nin sürdürülebilir olmadığıdır.

 

 

Zaman



Sayfa Adresi: http://istefinans.com/yazar/Almanya-Euro-yu-nasil-dinamitledi/114