En kötü geride kaldı Bana göre en önemli mesaj, yatırımcıların söz birliÄŸi etmiÅŸçesine global krizde, en azından finansal tarafta, en kötünün geride kaldığını düÅŸünüyor olmaları. Bunun temel sebebi, ABD merkez bankası FED'in daha önce yaptığı gibi Avrupa merkez bankası ECB'nin de çok cömert fonlama imkânlarıyla Euro Bölgesi'ndeki banka ve devlet iflas sarmalını kırmış olması. Devletler mi bankaları, bankalar mı devletleri batıracak derken araya giren ECB 3 ay içinde 1 trilyon Euro'dan (€) fazla 3 yıllık fonlamayı bankalara ve hatta ÅŸirketlerin tüketici finansman iÅŸtiraklerine aktarınca gerçekten de bölgedeki likidite sorununu bir anda bitiriverdi (Grafik 1). Bankalar en azından 2012 yılına yönelik finansman endiÅŸelerinden kurtuldular ve giderek artan miktarlarda devlet tahvili almaya baÅŸladılar. Sarmal bir anda tersine döndü ve olumlu tarafta çalışmaya baÅŸladı. Ä°talya ve Ä°spanya 10 yıllık referans tahvilleri yüzde 5'in altına geriledi (Grafik 2). Yapısal sorunlar korkutuyor Ä°kinci önemli mesaj, yatırımcıların yapısal sorunlara yönelik hâlâ kötümser konumda olmaları. Genel görüÅŸ, "merkez bankaları likidite sorununu aÅŸtı ama yapısal sorunlar henüz çözülmüÅŸ deÄŸil, bu durum piyasalarda daha çok oynaklıklar meydana getirir" ÅŸeklinde. Özellikle büyüme beklentileri hâlâ çok kötü. Kimse yakın zamanda ne Ä°spanya'nın yüzde 23'e çıkan iÅŸsizlik oranını azaltabilecek ne de Yunanistan'ın mevcut kurtarma paketi sonrasında ekonomisinin yüzde 120'sine inmesi beklenen kamu borcunu ödeyebilecek kadar büyüyebileceÄŸine inanmıyor (Grafik 3). Hatta Yunanistan'ın ikinci bir iflasa gidip sonunda Euro sistemini terk edeceÄŸini düÅŸünen çok yatırımcı var. Çünkü büyümeyi ancak devalüasyonla rekabet gücü kazanarak saÄŸlayabilecek. Nasılsa borcunun yarısından fazlasını traÅŸlamış bir ÅŸekilde devalüasyona gitmesi piyasaları daha fazla rahatsız da etmeyecek. Son günlerde yapısal sorunların yanına bir de politik riskler ve bunun petrol fiyatlarına yansıması eklenmiÅŸ durumda. ABD'nin seçimler öncesinde Ä°srail'in zorlamasıyla Ä°ran ve Suriye'ye karşı sertleÅŸmek zorunda kalması yatırımcıları ürkütüyor. Bölgedeki muhtemel bir çatışmayla petrol fiyatlarının hızla yükselmesinden ve tüketicilerin bütçelerine darbe vurup merkez bankalarının tüm desteÄŸine raÄŸmen ekonomileri durgunluÄŸa sokacağından endiÅŸe ediliyor. Uzanılamayan ciÄŸer mundar Yapısal taraftaki kötümserlik ve olumsuz politik beklentiler nedeniyle yatırımcılar gönül rahatlığı ile pozisyon alamıyorlar. ÇoÄŸunun portföylerindeki nakit oranı geçmiÅŸteki ortalamalarının çok üzerinde. Yılbaşından beri piyasalarda yaÅŸanan hızlı yükseliÅŸ iÅŸler iyiye gittiÄŸi için deÄŸil "daha kötüye gitmeyeceÄŸine inanıldığı için" ve düÅŸük hacimlerle gerçekleÅŸmiÅŸ durumda (Grafik 4). Yani yatırımcıların finansal taraftaki aşırı boyuttaki korkularının azalmasının bir neticesi. Hızlı yükseliÅŸin zamanında pozisyon alamayanların canını acıttığı da çok açık. Piyasalar yükseldikçe oyuna girmeleri daha da zorlaşıyor ve tribünlerden seyredip piyasaların oturaklı bir düzeltme yapmasını bekliyorlar. Bu düzeltmenin gelmesi için de bardağın boÅŸ tarafı gösterilerek yukarıdaki yapısal sorunlara ve politik risklere gereÄŸinden çok daha fazla vurgu yapılıyor. Bu sayede mevcut (yanlış) konumları da haklı gösterilmeye çalışılıyor. Tüm bunların geleceÄŸe yönelik anlamı ÅŸu: Piyasalarda gerçekten bir düzeltme süreci yaÅŸansa da bu büyük ihtimalle tribündekilerin umut ettiÄŸi kadar ÅŸiddetli olmayacak. Ayrıca yüksek nakit pozisyonlar nedeniyle sonrasında yeniden hızlı bir yükseliÅŸ trendini baÅŸlatabilecek yeteri kadar cephane de mevcut. Öte yandan piyasaların her ne kadar risk faktörü olarak vurgulasalar da aslında OrtadoÄŸu'daki gerginliÄŸin tüm dünyayı tehdit edecek bir boyuta gelmesini beklemedikleri de çok açık bir ÅŸekilde görülüyor. Bu riski aslında tam olarak fiyatlara yansıtmış deÄŸiller. Böyle bir durumda gerçekten de piyasalarda can acıtacak düÅŸüÅŸler olacağını düÅŸünmek ve buna hazırlıklı olmak gerekir. GeliÅŸmekte olan ülkeler ve Türkiye Portföy yöneticileri ve yatırımcıların genel olarak paylaÅŸtıkları bir baÅŸka görüÅŸ, geliÅŸmekte olan ülkelerin hem tahvil hem de hisse senedi yatırımlarında çok daha fazla tercih edilmesi gerektiÄŸi. GeliÅŸmekte olan ülkeler artık geliÅŸmiÅŸlerle aynı risk düzeyine geldi ama çok daha yüksek getiriler sunuyorlar. Kaldı ki, finansman talebi de zaten bu bölgelerden geliyor. Bugün hâlâ dünyadaki tahvil yatırımlarının yüzde 97'si G-7 ülkelerine (ABD, Kanada, Ä°ngiltere, Japonya, Almanya, Fransa ve Ä°talya grubuna) yapılıyor. Dolayısıyla, gözler çok açık bir ÅŸekilde yapısal sorunları daha az ve büyüme kapasitesi daha fazla olan geliÅŸmekte olan ülkelerde. Güzel olan, Türkiye'nin artık geliÅŸmekte olan ülkeler içindeki saygınlığını belirgin ÅŸekilde kabul ettirmiÅŸ olması. Özellikle bütçe disiplini ve bankacılık sisteminin kriz dayanıklılığı çok övgü alıyor. Hâlâ daha Merkez Bankası'nın proaktif uygulamalarını sorgulayanlar var. Ama cari denge açığındaki duraklama ve bankaların kredi portföylerindeki büyümenin yavaÅŸlaması ile "sonuç alındığının görülmesi" bu sorguların ÅŸiddetini azaltıyor ve ikna etmek kolaylaşıyor. Ayrıca açık bir ÅŸekilde yurtdışı finansmandaki sert bir azalışa (yani cari denge açığındaki sert bir düÅŸüÅŸe) ve dolayısıyla ekonominin sert biçimde yavaÅŸlayacağına yönelik endiÅŸelerin azaldığını gördüm. Kısa süre önce Goldman Sachs ve IMF tarafından yüzde 1'in altındaki 2012 büyüme beklentilerinin sırasıyla yüzde 2,3'e ve yüzde 2,5'e yükseltilmiÅŸ olması bunun güzel örnekleri oldu. Bu kurumların görüÅŸleri yurtdışında (benim gibi yurtiçinden görüÅŸ bildirenlerden) daha etkili oluyor maalesef. Regülasyonun bankaları ne kadar daha zorlayacağı ve banka kârlılıklarındaki düÅŸüÅŸler ise yatırımcılar tarafından sürekli önüme konulan risk faktörleri oldu. Özetle, global beklentiler merkez bankalarının koordineli radikal uygulamaları sayesinde olumluya dönmüÅŸ durumda. Ama cesaret gösterip de beklentileri aksiyona dönüÅŸtüren az. Yapısal sorunlara ve risklere çok fazla takılıp da merkez bankalarıyla savaÅŸmaya çalışmanın pek anlamı yok. Sorunlar çözülene kadar bu destek devam edecek çünkü. Zaman
Bir süredir ABD'de çeÅŸitli ülkelerden kurumsal yatırımcılarla görüÅŸerek global ekonomik geliÅŸmelere ve Türkiye ekonomisine yönelik beklentilerini toparlama imkânım oldu. Gördüklerim genel olarak umut verici.