Türkiye'nin çevresindeki ülkelerin ekonomilerinin hemen hemen tamamı tek mallı üretime dayanıyor. Rusya, Ä°ran, Irak, Suriye hemen hepsi petrol ve doÄŸalgaza dayalı tek mallı ekonomiler ve bundan dolayı da sorunlular. Nitekim bu sorunun bir adı da var. Bu tür ekonomilerin yaÅŸadığı sorunlu sürece Hollanda hastalığı adı veriliyor. Peki nasıl ortaya çıkıyor Hollanda hastalığı? Bir ülkede petrol, doÄŸalgaz, altın türü ürünlerin bulunması ya da bu ürünlerin fiyatlarının önemli ölçüde deÄŸiÅŸmesi o ülkenin imalat sanayisini olumsuz etkiliyor. Çünkü bu doÄŸal kaynak nedeniyle ülke halkının geliri önemli ölçüde artıyor. Gelir artışına baÄŸlı olarak da o ülkenin dış ticarete konu olmayan mal ve hizmet talebi hızla çoÄŸalıyor. Tekrar asıl konumuza dönersek... Petrol üreten bölge ülkeleri dışında, Balkan ülkelerinde de imalat sanayisi çok zayıf durumda. Oysa Türkiye bunlardan farklı. Türkiye kendi bölgesinde çok mallı imalat sanayisine dayalı geliÅŸme gösteren tek ülke olarak bulunuyor. Ve dış ticarete konu olan ürünleri otomobilden çelik tencereye, mobilyadan çikolataya kadar geniÅŸ bir yelpaze oluÅŸturuyor. Ä°ÅŸte bu nedenle tek mallı ekonomilerin hastalığına yakalanmıyor. Niye? Çünkü petrol fiyatları gerilediÄŸinde Rusya, Ä°ran, Irak, Suriye ve diÄŸer petrol üreten ülkeler krize giriyorlar. ÖrneÄŸin petrol ve doÄŸalgaz gelirleri çıkartıldığında Rusya'nın bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 15 seviyesine yükseliyor. Bu ekonomik hastalığın iyileÅŸmesi uzun bir tedaviyi gerektiriyor. Kısa sürede çözmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla Türkiye, iktisatçı Jeffrey Sachs'ın ileri sürdüÄŸü gibi beÅŸ kutuplu dünyada kutup ülkelerden biri haline geldi. Sachs, ABD, AB, BRICS, Nijerya ve Türkiye'yi kutup ülkeler arasında sayıyor. Özellikle Türkiye'yi belirtmesinin nedeni dış ticarete konu olan mal üretiminde imalat sanayisini geliÅŸtirmiÅŸ olmasından kaynaklanıyor. Çünkü 1980'de 2.9 milyar dolar ihracat yapabilen Türkiye, bir yılda 144 milyar dolar ihracat yapabiliyor artık. Peki niye anlattık bütün bunları? Çünkü son günlerde Türkiye'yi kışkırtıp savaÅŸa sokmak isteyenler var. Ve Batı basınında "Suriye krizi yükselen Türkiye'nin sınırlarını gösteriyor" türünden kışkırtıcı manÅŸetler atılıyor. Türkiye'nin Mavi Marmara olayına ve Suriye'nin Türk uçağını düÅŸürmesine sessiz kaldığı ileri sürülüyor. Oysa Türkiye'de devlet eski devlet deÄŸil. Artık devlet ekonomik akılla yönetilmek zorunda ve öyle yönetiliyor. Zaten dış ticaret hacmi 400 milyar dolara ulaşıp milli gelirinin yarısını aÅŸmış, bir ekonomi duygusal politikalarla yönetilemez. Dolayısıyla Türkiye'nin tek mallı ekonomilerle çevrildiÄŸi coÄŸrafyada sert hareketlerden kaçınması ve savaÅŸ kışkırtıcılarına kesinlikle teslim olmaması gerekiyor. Bir de unutmadan bir imza kampanyasına dikkat çekelim... Fransa'da yayımlanan Le Monde gazetesi "Türkiye'de özgürlük hapsedildi, model ülke olamaz" diyor ve elliden fazla aydın bu bildiriyi imzalıyor. Gerçekten Türkiye'de Terörle Mücadele Kanunu ve diÄŸer kanunlarda düÅŸünceye anlamsız cezalar ve tutuklamalar öngörülüyor. Bunların en kısa sürede deÄŸiÅŸmesi ÅŸart. EleÅŸtiriler bu anlamda doÄŸru ama, bu bildiriye imza atan aydınların böyle bir bildiriyi niye Sarkozy, Fransa cumhurbaÅŸkanıyken, "Türkiye'yi kesinlikle Avrupa'ya almayacağım, Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık öneriyorum" dediÄŸinde imzaya açmadıkları sorusu akla geliyor. Çünkü Sarkozy Türkiye'nin AB'ye tam üyeliÄŸini engelledi. Müzakere sürecini durdurdu. Le Monde bildirisine imza atan tarihçi Copeaux, dün Taraf'ta, "Avrupa'ya girecek bir Türkiye beni ilgilendirir, kimse ucuz politika yapmasın, Türkiye meseleleri bizi de ilgilendiriyor" diyor. Ankara AnlaÅŸması'yla AB'ye giriÅŸ hakkı olan Türkiye için, "Sarkozy Türkiye'yi Avrupa'ya almayız ikinci sınıf üye yaparız" derken, Copeaux'u Türkiye ilgilendirmiyordu anlaşılan. EÄŸer Copeaux, bugün söylediklerini o zaman söyleseydi ve böyle bir bildiriyi aydınlar Sarkozy'ye karşı imzalasalardı, Türkiye'de özgürlükleri sınırlayan pek çok yasa deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ olurdu. Ucuz politikayı Copeaux'un yaptığı ortaya çıkıyor böylece. Bir de bildirinin ikinci cümlesi, "Türkiye model ülke olamaz" diyor. Niye olamıyormuÅŸ? Sabah
Böylece ülke parasal kaynakları dış ticarete konu olmayan malların üretimine tahsis ediliyor. Bir süre sonra bulunan doÄŸal kaynağın rezervinde sorun çıkarsa ya da fiyatında gerileme meydana gelirse ülke birdenbire iÅŸsizlik ve fakirleÅŸmeyle karşı karşıya kalıyor. Ä°ÅŸte bu yaÅŸanan süreç Hollanda hastalığı olarak isimlendiriliyor. Hollanda adını almasının nedeni de adı geçen ülkede hastalığın 1960'lı yıllarda yaÅŸanmasından kaynaklanıyor.
Dış ticarete konu olan çok mallı imalat sanayisine sahip Ä°slam Konferansı üyesi tek ülke Türkiye. DiÄŸerleri Malezya hariç hemen hepsi tek mallı ekonomiye sahipler. Dolayısıyla Türkiye ekonomisiyle zaten model ülke oldu. Anlaşılan Türkiye ekonomisinin çok mallı imalat sanayisine dönüÅŸmesinden rahatsız olanlar var. Gerçek Türkiye'yi görmeyi inatla reddediyorlar.