SPK’nın kurumsal yönetim ilkeleri gereÄŸi halka açık ÅŸirketlerde “bağımsız yönetim kurulu” üyeliÄŸi dönemi baÅŸlıyor. Halka açık ÅŸirketlerde en az iki yönetim kurulu üyesi bağımsızlardan seçilecek. Kadın yönetim kurulu üyesi kotası da getirilecek yeniliklerden biri olacak. Kadınlar adına “pozitif” ayrımcılık adına atılmış bir adım. Taslağın ilk halinde Türkiye’de ikâmet etmeyen yabancıların bağımsız yönetim kurulu üyesi olamayacağı yer alıyordu ancak hem küresel bilgi ve deneyimin Türk ÅŸirketlerine aktarılabilmesi hem de halihazırda böylesi üyeleri yönetim kurullarında bulunduran ÅŸirketlerin sorunla karşılaÅŸmamaları için “ikâmet” zorunluluÄŸu son halinde kaldırılacakmış. Taslak aÅŸamasında sıkça tartışılan bazı konulara baÅŸta TÜSÄ°AD olmak üzere ciddi itirazlar geldi. Bunların en başında da bağımsız yönetim kurulu üyelerinin ÅŸirketi ilgilendiren; birleÅŸme, satın alma; gibi konulardaki “veto yetkisi” idi. ÇoÄŸunluk hissesine sahip olanlara “azınlık tahakkümü” olarak adlandırılabilecek bu uygulamanın gevÅŸetilmesi bekleniyor. Bu konuda çoÄŸunluk hissesine sahip olan “patronların” itirazlarında haklılık payı yok deÄŸil! Ä°tirazların yoÄŸunlaÅŸtığı bir baÅŸka nokta da bağımsız yönetim kurulu üyelerinin SPK’ya “bildirilmesi”. SPK’nın itiraz etmemesi durumunda “bağımsız üyenin” görevine baÅŸlayabilecek olması aslında “zımni” bir onay mekanizması anlamına geliyor ki bu konuda SPK’nın hangi kriterlere göre karar vereceÄŸi net deÄŸil! Burada bir “onay” mekanizmasından çok, SPK’nın kimlerin yönetim kurulu üyesi olabileceÄŸinin kriterlerini ortaya koyması ve ÅŸirketlerin de bunlara uygun kriterlere sahip adaylar arasından seçim yapması konusunda “yön gösterici” olması yeterli olmalı! Bu “onay” meselesi oldukça hassas bir konu. Zira bu “süreç” ile halka açık ÅŸirketlere ‘politik müdahalenin’ de önünün açılabileceÄŸi endiÅŸeleri dile getiriliyor. Belki bugün deÄŸil ama “yol açılırsa” ileride bu yoldan gidebileceklerin çıkabileceÄŸinden endiÅŸe ediliyor. Bağımsız üyelerin seçim süreci, SPK onayı konusunda, bağımsız üyelerin veto hakları konusunda ÅŸirketleri “boyunduruk altına” alacak bir düzenleme gelecek olur ise bunun halka açılmayı düÅŸünen ÅŸirketlerin “cesaretlerini kıracağı” gibi, halihazırda halka açık olanların bile “kapanmasına” neden olabilecek. DiÄŸer yandan da SPK’nın bu konudaki yeniliÄŸinin ardında azınlık hissedarlarının “korunması” saiki var ki bu deÄŸiÅŸimin özellikle bireysel yatırımcıların korunması konusunda önemli olduÄŸunu da unutmamak gerek. Zira geçmiÅŸte hisse senedine yatırım yapan bireysel yatırımcılar ÅŸirketin yönetimi konusunda neredeyse hiç söz hakkına sahip deÄŸillerdi. Bireyler ne için hisse senedine yatırım yaparlar? Teknik olarak ya temettü geliri elde etmek ya da iyi yönetilen ÅŸirketin deÄŸerinin artmasından yararlanmak için. GeçmiÅŸ örnekler bireysel yatırımcıların kaderlerinin genellikle patronların iki dudağı arasında olduÄŸunu gösterdi. Bu da küçük tasarruf sahiplerinin hisse senedi yatrımlarından uzak durmalarına sebep oldu. Bu mesele halka açıklık oranına denk gelecek bağımsız üyelerin veya en azından birinin borsadan hisse senedi almış olanlar tarafından seçilmesi yoluyla çözülemez mi? Böylelikle bireysel yatırımcıların da yönetim kurulunda temsili saÄŸlanabilir. Detaylar henüz netleÅŸmiÅŸ deÄŸil, yine de bağımsız yönetim kurulu üyeleri “bağımsız” kalarak; ÅŸirketin geleceÄŸi için en doÄŸru olanı yapacakları varsayımıyla; bireysel yatırımcıların korunması konusunda ciddi bir mesafe katedilmesi ve Türk sermaye piyasası açısından önemli bir aÅŸama olacaktır! Vatan